Avuçlarımın içinde bir kelebekle yaşar gibi yaşamayı öğrendim,
sanki daha dün kozası başında bekliyordum oysaki...
Hoş geldin oğlum…
Hayatımın içinde bir hayat barındırmanın farkında; heyecanında, sorumluluğunda,
buradayım.
‘Mucize’ nedir?
Kendi ellerine bile yabancıyken insan, nasıl o ellere hükümran olduğunu, o
ellerle hükümran olduğunu sanır zamanla?
En ufak bir gürültüden bile ürperecek nahiflikteki bir insan, nasıl anlamsız
gürültüler koparır hale gelir bu evrende?
Bir aciz insan nasıl unutur aczini, nasıl bilmez kendini?
Masumiyet abidesi bir insan, ne olur da kaybeder o masumiyeti?
Tertemiz kalpler nasıl kapkara kesilir gün gelip?
Sen hoş geldin oğlum…
Gözlerimin önünde mucizesin. Gün gün, an an…
Kendini bilenlerden olasın, aczini yani kulluğunu bilenlerden olasın diye
buradayım. Sesini yükseltip gürültü koparanlardan değil, sözünü yükseltip
gürültüleri susturanlardan olasın diye… Tertemiz kalasın diye buradayım. Masumiyetini
kaybetmeyesin diye…
Buradayım oğlum, duadayım.
Seni Allah için seviyorum, sen de sevdiğin, seveceğin ne varsa Allah için
sevesin...
Allah için yaşayasın oğlum; gayrısını yaşamaya değmez.
Allah sana yollarını açsın, kolaylaştırsın, gittiğin yolu nurlandırsın.
Hiçbir gölgenin olmadığı günde arşın gölgesinde buluşanlardan, gölgelenenlerden
olmak isterim… Hiçbir gölgenin olmadığı o gün Allah bizi gölgesinde
birleştirsin!

Yazılarınız çok samimi ve içten sıkı bir takipçinizim.Kalbe dokunuyor her bir kelamınız...
YanıtlaSilÇokça teşekkür ederim, kalbi olana, hissedene dokunur ancak. Allah kalbinize zeval vermesin.
Sil