Kardeşim! ODTÜ’den yazıyorum size bu satırları. Evet, yıkıp üniversite(?) yapmayı düşündüğünüz o yerden size bu satırlar... Evet, oturduğunuz yerden “Dik durun, siz niye karşı çıkmıyorsunuz!” dedikleriniziz biz. Siz “Müslümanlar yok mu orada?” derken, “Buradayız! Elhamdulillah...” dedik biz her defasında. Ama öyle yüksek çıkıyordu ki sesiniz ve öyle gürültü(lü)ydü ki sözleriniz, duy(a)madınız bizi. Kardeşim! Sizler merak etmeyin. Bizler bütün söylediklerinizi duyduk. Ve sizin bildiklerinizin hiçbirini bir şeylere taraf olmuş ana haber bültenlerinden öğrenmedik. Bu yüzden sahiciydik biz. Tepkilerimiz de sahiciydi... Öyle ki, bir tarafların bizden yana olup(!), bizi anlatan(!) haberlerine biz bile şaşırdık bazen. Şaşırıyoruz. Şaşıyoruz. Merak etmeyin. Bizler bütün söylediklerinizi duyuyoruz. Cihadın da direnişlerin de dirilişlerin de farkındayız. Birileri emin bildiğimiz, kendimizi güvende hissettiğimiz mescidimizin kapısında birikmeye başlarken oradaydık. Elinde sopa ile birileri k...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...