
Şimdi yeniden başlamış gibi mi hayata?
Yoksa kaldığı yerden devam ediyor gibi mi?
Şimdi sakin mi devam edecek her şey yine kaldığı yerden?
En başından, yeniden, tekrardan mı?
Nasıl da başarıyorlar değil mi? Nasıl da alıkoyuyorlar bizi?
Nasıl da unutturuyorlar bize dertlerimizi?
Unutturuyorlar.
Unutturdular evet,
Ortadoğu’nun şiir şehirlerinin çocuklarını unutturdular.
Musa’nın geçtiği Nil’in diyarlarının çocuklarını,
Yusuf’un hükümran olduğu toprakların çocuklarını unutturdular.
Bağdat'ın, Halep'in, Beyrut'un, Şam'ın çocuklarını...
Gazze'nin, Felluce'nin,
Kudüs'ün çocuklarını…
Hatta İstanbul'un çocuklarını…
Sokakların çocuklarını,
sokaklarımızın çocuklarını,
çocuklarımızı...
Unutturdular!
Çığlıklarını, feryatlarını unutturdular,
yalın ayaklarını, çıplak bedenlerini, aç karınlarını unutturdular...
Soğuk bir kış gününde üşümelerini unutturdular...
Unuttuk
ve çöllerde değil, çölleşen ruhların arasında kaybettik kendimizi.
Telaşelerimizin kalabalığında bir dönüp bakamadık menzilimize.
Bitmeyecek zannettiğimiz karmaşaların hengamesi bitirdi bizi.
Unutturdular! Evet!
Biz yine kendi düzenimizde, kendi dünyamızda unuttuk seni ey çocuk!
Ama sen olmadan nasıl kazanırız biz bu imtihanı?
Ateş hep mi düştüğü yeri yakacak?
İnsanın olduğu her yerde sürecek mi hep bu karmaşa?
Ve biz hep unutucak mıyız?
Unutup unutup sonra kaldığımız yerden devam etmeye mi koyulacağız?
Tam sönecek gibiyken yüreğimizin ateşi, bir kıvılcımla yeniden alevlenir gibi mi olacak?
Hayatın gerçekleri dedikleri...
Hayat...
Heyhat! …
Yorumlar
Yorum Gönder