Ana içeriğe atla

Şehadet Çağrısı ...

Fotoğraf açıklaması yok.


Düşledikleriyle yaşasa da insan, düşlerinde yaşasa da...
Düşlerine sığmayanlar vardır kimi zaman.

Yüreğimin derinliklerinden bir özlem ki;
şehadet; 
düşlerime bile sığdıramıyorum.

Şu dünyanın tüm eskimişliğine, tüm eskitilmişliğine inat;
tüm sıkıntılarına, tüm zulümlerine, tüm ihanetlerine inat...
Şehadet!
‘Devrim’den anladığımın diğeri.
Rabbe gönülden boyun eğip, pazarlıksız, en içten, en yalın, en samimi, tertemiz... Kelepçesiz...
Ölümle ölümsüzlük arası incecik o çizgi.
Şehadet!
Bu emanet yaşamda ‘Rabbe hicret’.

Eylem yapmak değil.
Bildiri yazmak, slogan atmak değil.
Değil hiçbirisi!
Ayağa kalkıp, başkaldırıp, alnımın çatından vurulup...

Yol almak üzere cennetlere.
Ölümüne direnmek Allah için;
ölüme direnmek Allah ile.

Bir darağacı.
Kör bir kurşun.
Patlayan bir silah.
Bir sıcak mermi...

Adımlamaya çalışırken hayatı,
dalıp dünyaya, kapılıp şu monoton hayata, hayallerimi yitirip unutmaktan korktuğum...
Unutmaktan korktuğum...
Unutmaktan korkuyorum...
Unutturma Rabbim!
Sönmesin yüreğimin ateşi!
İsyanım, kıyamım, adımlarım, coşkularım, boykotlarım, sloganlarım...
İçimin sessiz haykırışları, yakarışları...
Kimselerin duymadığı sessiz dualarım... Şehadet!

Sümeyye'ye sesleniyorum bazen.
Mekke'nin asil kadınına; tüm zamanların örnekliğine...
Bazen Furkan'a.
Bazen Esma'ya...
Bazen Musab'a, Hattab'a...
Azzam'a...
Bazen de Şamil’e, Ahmet Yasin'e...
Nasıl şehit olunur? Nasıl gelir şehadet? Nasıl hak edilir?

Evet, kadındı bu dinin ilk şehidi.
Evet, 19’undaydı Furkan.
Evet, daha gencecikti Esma.
Ve evet, Musa’b, Hattab... Azzam, Şamil, Ahmet Yasin...
Başı dikti hepsinin. Onurluydu, kararlıydı hepsi.
Bir neslin kurtuluşunu adımlayan adamlardı onlar.
Hakk’ın adamlarıydı.
Zulmün karşısında, zalimlere isyanlı ve yalnız O’na itaatli adamlardı.

Ahde sadakatli adamlardı.

"Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterirler. Onlardan kimi bu uğurda canını fedâ etti, kimi de bu dâveti beklemekte... Onlar ahitlerini/verdikleri sözü hiç değiştirmediler." Ahzab/23

Nerede ne zaman nasıl gelecek, gelecek olan? Allah bilir.
Nasıl bulacak bizi ölüm? Ancak Allah bilir.
Azrail nasıl selamlayacak bizi? Allah bilir
ve Allah'ın elinde...

Söz verdim Rabbim.
Değiştirmedim verdiğim sözü.
Ve söz verdiğim gibi bekliyorum, bekleyeceğim.

Kim bilir belki...
Belki...
Şehadetimiz sadakatimize şahid olur belki...

Şehadetimi sadakatime şahid kıl Rabbim!

Allahumme Amin!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....