Benim asıl hikâyem şehadet parmağıma minicik bir bebeğin minicik eli sarıldığında başlayacak. Küçücük bir çocuğu kocaman sardığımda, küçücük bir çocuğa ‘anne gibi’ sarıldığımda başlayacak.Kendi yükümün altından kalkamadığım anlara rağmen cenneti yerlere serebilecek kutsal bir yükü omuzlayacağım, dualarla... Kendime bile yetişemez olduğum anlar varken, başka başka şeylere yetişmeye gayret edeceğim, hem de samimiyetle hem de şikâyetsiz ve tebessümlerle... Minicik bir bebeği elinden tutup cennete yürütmek üzere emanet aldığımda başlayacak benim asıl hikâyem. Minicik bir bebek elimden tutacak ve ben onunla cennete yürüyeceğim. Yürüsün diye elinden tuttuğum minicik bebek yürütecek beni cennete. Dualarımı Kudüs düşlü, devrim yürekli; büyüyüp adam olan, şehid olan, mücahid olan çocuklarla dolduracağım. Arttıkça hasretim, Yusuf’un haberini getiren müjdecinin duasına koyulacağım. Yusuf kokusu alan Yakup gibi şifamı bulacağım bir anda. Bir daha başlayacağım hayata, yeniden, en başından... Bü...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...