Ana içeriğe atla

Anne, baba... Es-Selâm!

Görüntünün olası içeriği: yazı

Anne, baba... Es-Selâm!


‘Hayat tecrübesi’ denen şeyi lahza lahza biriktirirken kulağımda çınlayanlar sizin söyledikleriniz...
Kılavuz bildiğim, dertlerime reçete ettiğim sizin sözleriniz... 
Tutunup düşmediklerim, düşecekken tutup ayakta kaldıklarım sizin öğütleriniz...

Başım sıkıştığında kendim başa çıkmayı, sessizce baş etmeyi sizden öğrendim.
Dünyaya neden geldiğimi, ne için yaşadığımı öğrettiğinizden her şeye sabretmeyi bildim.
Niyetlerimi, hedeflerimi büyük tutmam gerektiğini sayenizde bildim.
Dertlerimi de büyük tutmayı, derdin bile küçüğüyle oyalanmamayı sizden öğrendim.
Fedakârlık yapan olmayı, sorumluluk alan olmayı, mücadele gerektiğinde öne atılmayı sizden öğrendim.
Haksızlıklarda susmamayı, haklı olduğumda korkmamayı, korkmadan inandığım yolda olmayı sizden öğrendim.
İnandığım müddetçe yeise kapılmamayı, ümitsizlik bilmemeyi, vazgeçmemeyi sizden öğrendim.
İbrahim gibi hakkı haykırmayı da Meryem gibi sükûta sarılmayı da sizinle öğrendim.

Emaneti emanet bilmeyi de siz öğrettiniz.
Nesebimi, kimliğimi, kişiliğimi, karakterimi, iffetimi emanetiniz bilirim.
Nesebim, kimliğim, kişiliğim, karakterim, iffetim emanetinizdir.
Emanetiniz emanetimdir!

Yanımızda olmasanız da yanımızda olduğunuzun,
bizi hep ‘yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş’ten koruduğunuzun,
iyilikleri emredip kötülüklerden alıkoyduğunuzun,
insanî değerleri, ahlakî değerleri her değerin önüne koyduğunuzun,
bedenimizi de midemizi de cebimizi de haramlardan uzak tuttuğunuzun,
bilincimizi temiz, kalbimizi temiz ve fıtratımızı tertemiz tuttuğunuzun,
bize sunduğunuz en güzel elbisenin ‘takva elbisesi’ olduğunun,
ve öğrettiğiniz en güzel ziynetin hayâ olduğunun, iffet koktuğunun,
öğrettiklerinizi batılıların kitaplarından değil Hakikatin kitabından öğrettiğinizin,
bize Mümin’ce örnekliğinizin ve bizi hep Lokman’ın öğütleriyle öğütlediğinizin,
kendinizi de ailenizi de çağdan, asırdan, insanlardan sorumlu hissettiğinizin,
yaşatma duasında olduğunuz/yaşattığınız nesli bir ‘ümmet parçası’ bildiğinizin,
rağbet gören ne varsa dünyaya dair, hepsinden çok ‘birlikte bir cennet’ istediğinizin,
üzerimize titreyerek bizi cennet yolunda yetiştirdiğinizin,
ve özlemiyle yaşadığınız o İslam düzenini evinizde yaşattığınızın...
Şahidiyim!

Anne, baba... Es-Selâm!
Helal edin.
Dua edin.

“Rabbim! Bana ve anne - babama verdiğin nimetlere şükretmemi ve senin razı olacağın salih amellerde bulunmamı bana ilham et ve soyumdan gelenleri de salih kimseler kıl. Gerçekten ben tevbe edip sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım.” Ahkaf/15

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....