Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hacer'ce...

Uçsuz bucaksız bir çölün ortasında kimsesiz ve çaresiz kalmış gibi yalvaracaksın Allah'a. Vazgeçilmediysen, terk edilmediysen bile vefanın O'ndan gayrısında eğreti durduğunu bilerek; vazgeçilmişlikle, terk edilmişlikle sunacaksın dualarını O'na. Ipıssız bir sahrada susuz kalmış gibi arz edeceksin susamışlığını yeryüzündeki her damla suyun bilgisine sahip olduğunu bildiğin Rabbe. Yapayalnız bırakıl dığın, ucu bucağı olmayan yabancı bir vadide biçareliğini, acizliğini ve hiçliğini en derinden hissede hissede yöneleceksin. Çatlasa da dudağın ve kurusa da dilin damağın, benliğine "Şah damarımdan daha yakın olan elbette bilir bu halimi, sabır... Sabır..." diye fısıldaya fısıldaya isteyeceksin O'ndan. Bir 'İsmail' için isteyeceksin biraz da. Kendinden çok İsmail için isteyeceksin. En çok İsmail için... Her ne ise o arzuladığın, hem içten duaların olacak onun için, hem de gayretle koşturmaların... Defalarca Safa'lar, Merve'ler geçeceksin yılmadan ve...

Ümit ile...

Tekrar çıkmalı bazen yola...  Ancak Allah adına yürüyüp, yalnız O’nun adıyla yol almak üzere… En başından ve yeniden başlamalı adımlamaya… Cennete giden dosdoğru yolu, dosdoğru adımlarla ve dosdoğru insanlarla adımlama dualarıyla… Her imtihana rağmen İbrahimi kalabilmek ve her imtihanla biraz daha İbrahimi olabilmek üzere… Bırakıp bütün yenilmişlikleri, bütün yitirilmişleri, tüm ümitsizlikleri, tüm çaresizlikleri; affedip nefse yapılan her hareketi, mü’minler için korkunun ve hüznün olmadığı günün umudunu kuşanıp, kararsızlıktan feri kalmamış gözlerimizi bir kez daha, Allah için ve ‘tertemiz’ açıp, çaresizlikten bükülmüş belimizi asil bir kıyam ile doğrultup, Rabbe adanan bir yürek ve O’na sunulacak bir canla, yenilenmiş ve her an yine yenilenecek, tazecik bir imanla ve O’nun hoşnut olmadığı tüm tutkulara isyanla yüreklerimize dokunan tüm sahte ilahlara meydan okuyup ve bizi O’ndan koparan tüm putları yerle bir edip, biraz tövbe ve biraz gözyaşı ile arındırıp tüm hücrelerimizi, zir...

ODTÜ'nün bizcesi...

Bir başka okuduk biz bütün sloganları, bir başka kurduk kurulan o cümleleri… Onların kurdukları cümleleri devirdik de kurduk biz... Devrim’in önünden her geçişimizde ‘bir başka devrim’ düşleyenlerdik… “Bizler dünyayı değiştirebiliriz!”in umudu bir başkaydı bizde.  Umduğumuz adaletti, umduğumuz merhametti ve umudumuz Allah’tı bizim. Vaadi Allah’tan bilip, güvenceyi Allah’ın kitabında bulanlardık. Düzene duyulan her öfkede gözleri parlayanlardık ve kurulacak yeni düzenin ve kurulabilecek en iyi düzenin formülünü en iyi bilenlerdik biz. Tarafımız Hakkaniyetti bizim. Adaletin savunucuları, dürüstlüğün temsilcileriydik bizler… Hakkın, haklının tarafında olan ve mazlumun elini en sıkı tutan bizdik. Sermayeye, piyasaya köle olmayanlar ve dünyayı ayağına bağ yapmayanlardık. Dünyaya, malına, mülküne kıymet vermeyenler ama emeğin de ekmeğin de kıymetini bilenlerdik. Kardeşliğin tanımını sınırsızlıkla, hudutsuzlukla yapanlar ve kardeşliği hayat düsturu edinenlerdik biz. Barışın da en iyi tari...

İbrahimî ...

Ya İbrahim olacaksın; Allah isteyince, İsmail'inden vazgeçmek söz konusu olduğunda dahi gözünü kırpmayacaksın ya da İsmail olacaksın; Allah adına kurban olmaya bir an dahi tereddüt etmeyeceksin. İkisi de olamıyorsan Hacer olacaksın; İbrahim'e eş, İsmail'e anne... ... İsmail'i İsmail yapan Hacer gibi bir anne miydi?  Daha bebekken annesinde gördüğü "Bunu sana Allah mı emrediyor? Öyleyse, O bizi zayi etmeyecektir." teslimiyetinden miydi İsmail'in İsmailliği? ... İnsanlığa zemzem Hacerlerle, İsmaillerle bulunur ve Allah'ın beyti İbrahimlerle, İsmaillerle yükselir. Bu ümmetin yaralarına ancak Hacer'ce koşuşlarla bulunan zemzemler şifa olur. İbrahim ailesi yükseltir Allah’ın beytini… Kâbe İbrahimi ailelerle yükselir! ... İbrahim’e, İsmail’e, Hacer’e ve tüm İbrahimi ailelere selâm olsun!