Ana içeriğe atla

Ümit ile...

Fotoğraf açıklaması yok.

Tekrar çıkmalı bazen yola... 

Ancak Allah adına yürüyüp, yalnız O’nun adıyla yol almak üzere…
En başından ve yeniden başlamalı adımlamaya…
Cennete giden dosdoğru yolu, dosdoğru adımlarla ve dosdoğru insanlarla adımlama dualarıyla…
Her imtihana rağmen İbrahimi kalabilmek ve her imtihanla biraz daha İbrahimi olabilmek üzere…
Bırakıp bütün yenilmişlikleri, bütün yitirilmişleri, tüm ümitsizlikleri, tüm çaresizlikleri;
affedip nefse yapılan her hareketi,
mü’minler için korkunun ve hüznün olmadığı günün umudunu kuşanıp,
kararsızlıktan feri kalmamış gözlerimizi bir kez daha, Allah için ve ‘tertemiz’ açıp,
çaresizlikten bükülmüş belimizi asil bir kıyam ile doğrultup,
Rabbe adanan bir yürek ve O’na sunulacak bir canla,
yenilenmiş ve her an yine yenilenecek, tazecik bir imanla
ve O’nun hoşnut olmadığı tüm tutkulara isyanla
yüreklerimize dokunan tüm sahte ilahlara meydan okuyup
ve bizi O’ndan koparan tüm putları yerle bir edip,
biraz tövbe ve biraz gözyaşı ile arındırıp tüm hücrelerimizi,
zirvede bir itaatle ve yalnızca salih amel bilinci ile,
her daim O’nun rızasını gözetmek üzere
yeniden başlamalı hayata…

Ne bir öfke, ne bir sitem, ne de bir ağıt…
Katılaşmamış bir kalp ve asaleti bozulmamış bir ruh…
Terk edenlere ve terk edişlere inat,
Rabden gelecek bir ‘Şakku-s Sadr’ temizliği
ve bir ‘inşirah’ serinliği!

"Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır." İnşirah/5-6

"Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı da..." Duha/3

"Allah kuluna kâfi değil mi?" Zümer/36

Uzağa değil şahdamarından da yakına ulaşacak gecelerin derinliklerine sığdırdığın dualar ve secdelerle sakladığın gözyaşları…

"…Biz ona şahdamarından daha yakınız…" Kaf/16

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....