Ana içeriğe atla

Öğütler XXVIII

 


Sevgili kızım…
Hayat hep bir mücadele hali…
Daha rahme tutunmaya çalışan bir embriyo iken başlar mücadele. Hatta daha da öncelerde başlar.
Dünya mücadeleler âlemi…
Burada bizim mücadelemiz ise; dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirmeye…

Allah'la bağımızı güçlendiren bir mücadele bu…
Ne olursa olsun içimizdeki iyi hasletleri hiç yitirmeden, zalimleşmeden, zulmü durup seyretmeden, en azından bir yumruk sallayarak zalime doğru, en azından ıslanmış iki el açarak göğe doğru…
Zulüm şiddetini ne kadar artırırsa artırsın, kötülük ne kadar yayılırsa yayılsın ya da biz ne kadar yorulursak yorulalım hiç vazgeçmeden…
İyilikten ödün vermeden, kalbimizden taviz vermeden…
Ve hiç alkış da beklemeden kızım, övgü beklemeden… Takdir ve dahi tasdik bile beklemeden…
Dünyayı her şeyiyle dünya gibi yaşayarak… Yani bir yandan dünyanın halifesi gibi ama bir yandan da gitme günü yaklaşan, gitmeye hazırlanan bir misafiri gibi…

Güzel kızım…
Hayat hep bir mücadele hali…
Mücadeleden hiç vazgeçme.
Şeytan ne fısıldarsa fısıldasın kulağına, ne çıkarırsa çıkarsın karşına…
Yaşamaktan kaçamazsın, mücadeleden kurtulamazsın, iyi ile kötünün yani hak ile batılın savaşında, arada kalamazsın.
Sen koşmazsan, sen konuşmazsan, sen yorulmazsan yani sen mücadele etmezsen… Sen olmazsan kimse olmaz, bil ve öylece koş.

Çiçek kızım…
Daha dün doğmuştun ama 7 ay olmuş çoktan.
Ne zaman elime bir kalem bir kâğıt alıp birkaç şey söyleyecek olsam, Gazze’nin tasası tıkadı kursağımı.
Ben en güzel hislerimi kalbimin en güzel köşelerinde biriktirmek isterken Gazze’nin acıları yaktı yüreğimi.
İşte ben öylece, 7 aydır ‘başka çocuklar’dan utancıma, Rim’den utancıma, hiçbir şey yazıp okuyamadım sana.
Ben b/öylece tam 7 aydır üç beş damla gözyaşına bile üzülünce, ağlayan sesine bir kez olsun kıyamayınca, minicik bir acına dayanamayınca içten içe utandım…
Ben b/öylece tam 7 aydır, fotoğrafına bile bakamadığım hayatlar gördükçe, hikâyesine bile dayanamadığım acılar duydukça yutkundum durdum.
Ben b/öylece 7 aydır, fotoğrafta bile bakamadığım gözler gördükçe zulmü durup seyredenlerden olmaktan haya ettim; hiçbir şey yapamamaktan nefret ettim.
Ben b/öylece tam 7 aydır sustum kaldım.
7 ay mı? Ben yıllardır; 7 yaşımdan, 17 yaşımdan beri aşinayım bu acılara… Neyse ki kalbim hâlâ hissizleşmedi. 7 aydır daha da şiddetlendi, hiddetlendi.

Canım kızım…
Kötülük nedir hiç bilme ister/d/im, hep böyle tertemiz kal ister/d/im, Rim’in hikâyesini de hiç öğrenme ister/d/im.
Nasıl saklayabilirim ki dünyadan seni? Nasıl uzak tutabilirim senden dünyayı?
Hiç unutma kızım; hayat hep bir mücadele hali, dünya mücadeleler âlemi…
Burada bizim mücadelemiz ise; dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirmeye…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....