Sevgili oğlum, çiçek kızım;
zor iş ‘yaşamak’ dediğin…
Sınanmaktır yaşamak;
Yazın sıcakla, kışın soğukla; bazen hastalıkla, yolda yorgunlukla; akta karayla, gülde dikenle...
Geçirdiğimiz her an, yaşadığımız her olay; tanıştığımız herkes, karşılaştığımız her insan biraz imtihan…
Sınanacaksın; bazen sabredeceksin, bazen şükredeceksin.
Bazen şükürden bazen sabırdan imtihan olacaksın.
Sınavda olduğunu hiç unutmayacaksın;
nihayetinde muhakkak kazanacaksın.
Yorulmaktır yaşamak;
yol alacaksın, yol açacaksın, yol boyu yorulacaksın.
Başka kimse olmasa da sen ardına bakmayacaksın; öncü olacaksın, önde/r olacaksın.
Ayağın da kayabilir bazen; düşeceksin, kalkacaksın, daha da hızlanacaksın.
Darda olana uzanacak elin, zora dayanacak bileğin, imdada koşacaksın.
Yaşadığın sürece adım atacaksın; bazen yavaş bazen hızlı;
nihayetinde menzile muhakkak varacaksın.
Konuşmaktır yaşamak;
Çoğu zaman dilin susacak; bazen gözlerinle bazen yüreğinle konuşacaksın.
Bazen halin konuşacak sen tek kelime etmesen de…
Bazen gözyaşlarını konuşturacaksın, bazen adımlarını konuşturacaksın.
Bazen anlaşılacaksın; bazen duymayacak, anlamayacak kimsecikler...
Kalp(!)ler dinlemese de kulaklar işitmese de sen konuşacaksın; hep hakkı haykıracaksın.
Nihayetinde muhakkak sesini duyuracaksın.
Mücadele etmektir yaşamak;
Her bahar yeniden filizlenmek gibi…
Peş peşe galip gelen ay ve güneş gibi…
Karanlığa meydan okuyan bir yıldız gibi…
Yürümeyi öğrenmekte olan bir bebek gibi…
Doksan dokuz kez düşsen de yüzüncüye kalkacaksın.
Dokuz kapıdan kovulsan da onuncuyu çalacaksın.
Cesaretinle merhametin yarışacak öyle savaşacaksın.
Belki en çok da kendinle kavgaya tutuşacaksın.
Boşvereceksin kaybettiğin savaşları;
bazen sadece savaşıyor olmak bile kazanmaktır, unutmayacaksın.
Nihayetinde muhakkak galip olacaksın.

Yorumlar
Yorum Gönder