İtiraf edelim, ölen iyilerden de giden atlardan da haberimiz yok.
Kardeşlerimizi vuruyorlar bir bir, kardeşlerimiz ölüyor; haberimiz yok.
Ve haberimiz yok;
Firavun zulmünden evlatlarını kurtarmaya çalışan anneler duasında Musalar var... Hem de belki şu an.
Evet, tam da şimdi.
Allah’tan başka kimsesi olmayan, son nefesine anlı şanlı şehadetler sığdıran yiğitler secdelerde duada.
Ağlaya ağlaya Rabbinden yardım isteyen mazlum dualar kurşunlara diziliyor.
Zalimler konuşuyor, kurşunlar koşuşuyor İslam diyarlarında.
Kızıldeniz asa bekliyor. Tufanlar gemi. Yusuflar kervan.
... Tam da şimdi.
Haberimiz yok.
Cesetlere girmiş takım elbiseler koltuklarına kurulmuş.
Sabah kahvaltı sonrası dağılan bir aile akşamı cennette etmiş.
Helallik alamadan gitmiş oğullar, helal olsun diyemeden sus(turul)muş analar.
Acılar kundaklara kadar sar(ıl)mış.
Yaşından büyük tabutlara girmiş çocuklar.
Gizli gizli ağlıyormuş babalar, hıçkırıklarını saklayamasa da...
Bir kız da canına kıymış bir köşede; ‘onun intiharı mübahtır’ demişler.
Habersiziz. ...
Kelepçelenmiş bir babayı bekliyor bir ev.
Ekmeksiz kalmış bir akşam sofrası...
Vicdanlar pas tutmuş,
iyiler susmuş; tık yok...
Ama ne bir gözyaşı, ne bir hıçkırık sesi, ne mazlum inlemesi ne de bomba sesleri... Duyulmuyor.
Haberimiz yok.
Ölü deniz nice ölüler görmüş kıyısında.
Kızıldeniz kızıllığını kandan mı almış?
Haberimiz yok.
Adalet Ömer bekliyor, Kudüs Selahaddin... İstanbul Fatih bekliyor, Mekke fetih...
Zalimler zalim, mazlumlar mazlum, garipler garip, ağıtlar ağıt ama ölenler şehit.
Haberimiz yok.
İtiraf edelim, gözlerimizi kapamadık, kulaklarımızı tıkamadık ama...
Haberimiz yok. (!)

Yorumlar
Yorum Gönder