“Çocukların ağlamadığı / Güneşin batmadığı / Kanların hiç akmadığı / Yere al götür beni…” Sevgili oğlum, şiirlerimiz, hikayelerimiz, ezgilerimiz, hayallerimiz, hepsi; dualarımız… Bize bugünleri yaşatan, bizi yarınlara taşıyan; umutlarımız… Biz duasız da umutsuz da yaşayamayız ya; dua da umut da yanına biraz gayret koymadan olmuyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmayacağı gibi, ortada hiçbir şey yokken ‘umut’ olmuyor. Biraz katran * da katmadan duamız kabul olmuyor. Sevgili oğlum… Yarınlarda ‘çocukların ağlamadığı bir dünya’ için, bugün ulaşabildiğimiz çocukları güldürmemiz gerek. ‘Afrikalı çocuklara kol kanaat germe isteği’ iddiamız için, önce yanıbaşımızdaki çocuklara kol kanat germemiz gerek. Gözyaşlarını silmek istediğimiz Gazzeli çocuğun gözyaşlarını silebilmek için, bugün yanımızdaki çocukların gözyaşlarını silebilmemiz gerek. Mescid-i Aksa’nın avlusundaki çocuklarla oyun oynamak için, yakınımızdaki çocuklarla oyun oynamamız gerek. Filistinli anaları kucaklamak için, bugün en...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...