Ana içeriğe atla

Aksa Tufanı ''23

Yine bombalar yağıyor Gazze’ye ve yine kardeşlerimiz gülümsüyor şehadete…
Oturduğumuz yerde oturuyoruz biz hâlâ.
Niceleri yine Allah için kan dökerken; bizim payımıza sadece gözyaşı dökmek düşse de… Ağlamaktan göz pınarlarımız kurumadı, hıçkırıklarımız boğazımıza takılmadı. Gözyaşı dökmenin bile hakkını veremiyoruz.
Lanetler okuyup, ‘kahrolsun!’lar haykırsak da bağırmaktan sesimiz bile kısılmadı. Bağırmanın da hakkını veremiyoruz.
İlk kez karşılaştığımız zulüm de değil ama nice zalimle ilk kez karşılaştık bu kez...
Uykumuz bile kaçmadı.
Kudüs yine çok uzağımızda, Mescid-i Aksa yine mahzun, Gazze yine direnişte... Biz yine oturduğumuz yerden “Özgür Kudüslü günler” düşlüyoruz.

Evet, zulüm kıtalar geziyor. Ama bir ayağı hep Filistin’de.
Evet, dünya hep ikiyüzlü. Ama en çok Filistin’e karşı kör, sağır, duyarsız…
Evet, zalim hep kötü. Ama en kötüsü; bizden görünüp zulümden yana olan zalimler...
Evet, biz yine hüzünlü, yine endişeli, yine öfkeli… Ama zaferin Allah’tan olduğuna imanımız tam. Gücün Allah’ın olduğuna imanımız tam. Hesap gününe imanımız tam.
Bazılarımız yine şehit… Ama kalanları öfkelenmiş, bilenmiş, güçlenmiş!
Gözleri babasının katline şahit olan çocuklar…
Korkmayan, kaçmayan, öne atılanlar onlar…
Zindanlarla, işkencelerle, ölümlerle yılmayanlar…
Mü’min’ce ve erkekçe intikam alanlar...
Ahdine sadakat gösterenler, hayatını Allah için kurban edenler…
Ölmesi gereken yerde ölen ama ölse de ölmeyen adamlar onlar!
Sadıklardan, Salihlerden, mücahidlerden, şehidlerden olup cennet yolunu adımlayanlar...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....