Ana içeriğe atla

Öğütler XXV


Sevgili oğlum,
Yarınları hep hayal ederek bekledim, umut ederek, dua ederek, gayret ederek…
Koşarak, çalışarak, çabalayarak…
Kimi zaman beklediğimi bulamasam da, umduğuma eremesem de hep bildim ki;
İnsana çalıştığının karşılığı vardır.
Ve hiç vazgeçmedim hayal etmekten bu yaşıma değin...

Ne zaman duraksasam, ne zaman heyecanımı kaybetsem, ne zaman tökezlesem, ne zaman sıkıcı bir hale bürünse hallerim…
Bir bakmışsın ki hayal etmeyi kesmişim
yani umut etmeyi, yani gayret etmeyi…

Sevgili oğlum,
Hayal etmek de dua etmektir.
Hayal etmek, O’na arz etmektir;
O’ndan ummak, O’ndan beklemektir;
Yaşama tutunmak, yarınları karşılamaktır…
Hayal etmek beraberinde gayret etmeyi de getirir
Ve dua etmeyi de getirir.
Hayal etmek içimizi yeşertir;
içimizdeki çocuğu yaşatır
yani masum yanımızı…
Hayal etmek; gökyüzüne baktırır; gün doğumunu bekletir, gün batımını izletir.
Hep ve her şeyde O’nu hatırlatır.

Hissettirir, düşündürür.
Sordurur, cevap aratır.
Geniştir yüreği de hayal edenin; dünyalar sığar.

Hayal etmek;
Bazen kanatlandırır kuşlarla uçurur,
bazen arılarla çiçek çiçek gezdirir,
bazen karıncalarla sohbet ettirir…

Bazen neşelendirir bazen hüzünlendirir
ama hayal eden hep O’na dayar sırtını…
O’na arz eder, O’ndan ister, O’ndan bekler.

Sevgili oğlum,
Hayal et. Gayret et. Dua et. Umut et. Ve bekle…
Gelenin de gelmeyenin de O’ndan olduğunu bilerek…

Hep hayal kur oğlum.
Hayallerin olsun, düşlerin olsun.
Her güzel düşün dua olsun.
Her gördüğün sana ders olsun.
Her baktığın sana ayet olsun.
Gökyüzü sana ibret olsun.
Bulutlar sana yatak olsun.
Yıldızlar ve ay sana dost olsun.
Her sabah doğan güneş sana ümit olsun.
Karıncalar, kuşlar sana yoldaş olsun.
Yarınlar sana umut olsun.
Hepsinin anlamı senin için ‘O’ olsun.
Hepsinin nihayeti ‘cennet’ olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....