Sevdiğim bir arkadaşımla, hem de adaşımla hasbihal ederken kelimenin tam anlamıyla bir aydınlanma yaşadım.
Durup düşünmeye pek vaktim olmadığı için ya da durup düşünsem de kendimle ilgili düşünmeye, kendimi düşünmeye pek fırsat olmadığı için bu zamana kadar hiç aklıma gelmemiş.
Ne mi? “Merve!”
“Merve” demek, sa’y demek!
“Merve” demek, koşu demek!
“Merve” demek, telaşla yol almak demek!
He, bir de kelime anlamı itibariyle taş demektir “Merve”; yani serttir, güçlüdür. Kırılsa da hâlâ ‘taş’tır, ‘taş’ olma özelliğini kaybetmez.
İsimlerin karaktere etkisi, hayatlara etkisi hep söylenir, hep konuşulur, bilinir ya... Mesela, “Her insana isminden bir nasibi vardır.” der, Muhammed Emin Yıldırım da...
Öyle bir nasiplenmişim ki ismimden, koşarak yaşıyorum adeta.
Hep telaşla yol alıyorum.
Bir güne aynı anda yapmaya çalıştığım bir sürü işi sığdırıyorum da bir bana yer kalmıyor.
Pek çok şeye yetişiyorum da, bi’ kendime yetişemiyorum.
Gün içerisinde en çok kendimi ihmal ediyorum; bir de arayıp soramadıklarımı, benden beklentisi olanları…
Bu vesileyle, bu güzel Ramazan öncesi beni sevenler, benden bir şeyler bekleyenler, cevap veremediklerim, dönemediklerim, ihmal ettiklerim; hepinizden özür diliyorum, helallik istiyorum.
Ramazan vesilesiyle biraz yavaşlamayı dualıyorum.
Durmayı değil, koşmayı değil, sadece biraz olsun yavaşlamayı...
Ve sonu ‘zemzem’lere çıkan bir koşu dualıyorum.
Teslimiyetle, sorgusuz sualsiz yola çıkan; say’in sonunda, ummadığı yerden rızıklanan…
Sa’y boyunca defalarca geçsem de aynı yerden, nihayetinde bir zemzem serinliği diliyorum.

Yorumlar
Yorum Gönder