Ana içeriğe atla

Müjdeler Olsun!



Müjdeler olsun! Geldi.

Asr-ı saadet’ten asırlar sonra bile, yine aynı heyecanla beklediğimiz; aynı neşeyle, aynı sevinçle karşıladığımız o güzel mevsim geldi.

Büyük, küçük hepimizi heyecanlandıran o güzel ay geldi.

Gönüllerimize sürur, gözlerimize nur olan o ay geldi.

İyiliklerde ve güzelliklerde bire on veren, bile isteye gitmedikçe harama giden yolları kapatan o mübarek ay geldi.

Bizi dirilten, düştüğümüz yerden kaldıran, imanımızı ayaklandıran mevsim geldi.

Belki Ebu Bekir(ra)'e, Ömer(ra)'e en çok benzediğimiz, belki Rabbimizi en çok razı ettiğimiz, belki Cennete en çok yaklaştığımız o ay geldi.

Müjdeler olsun! Kur’an ayı geldi. İlk kez nazil oluyormuşçasına bir bir insin ayetler dillerimizden gönüllerimize, amellerimize, eylemlerimize... Okuyalım, okutalım, anlayalım, anlatalım, yaşayalım, yaşatalım…

Müjde! Oruç ayı geldi. Abartılı menülerin, israf dolu ziyafetlerin aksine, iftarımız sade olsun, sahurumuz sade... Midemiz oruç tutarken benliğimiz doysun, açlığımız kulluğumuzu doyursun. Yarım hurma ile sahur yapıp yarım hurma ile iftar yapan ashab’la yarışsın oruçlarımız... Midemizle beraber dilimize de oruç tutturup susalım. Lüzumsuz her türlü konuşmadan, gereksiz tartışmadan kaçınalım. Her türlü laf kalabalığından da kabalığından da uzak duralım.

Müjde! İnfak ayı geldi. ‘İhtiyaç fazlasını infak edin’ emrine itaatle… Fakirlerin, gariplerin payının da zenginlere bölüştürüldüğü zengin iftarlarına katılmadan, sofralarımızda da dualarımızda da tüm kardeşlerimize yer açarak, yarım hurmayı bile olsa paylaşarak, malımızı bereketlendirelim, yüreğimizi zenginleştirelim.

Müjde! Zühd ayı, takva ayı geldi. İçten, sessiz sedasız bir şükürle başlayalım, samimi niyetlerle ve gösterişsiz amellerle dolduralım. İçimize dönelim, ruhumuza...

Müjde! Muhasebe ayı geldi. Kimselerin bilmediği, belki kendimize bile itiraf edemediğimiz bütün eksiklerimizi, bütün çelişkilerimizi muhasebe edelim ve Rabbimize arz edelim samimi nedametle...

Müjde! Ramazan ayı geldi. İftardan, sahurdan, acıkmaktan, doymaktan, susamaktan ibaret sanmadan; nefislerimize, heveslerimize, her türlü şehvetimize zincir vuralım. Adımlarımızı şeytanın adımlarıyla kesiştirecek tüm yolları kapatalım. İrademizi güçlendirelim, bilenelim, güçlenelim.

Hayatımıza açacağımız yeni, tertemiz, temizlenmiş o sayfanın zamanı geldi.

Müjdeler olsun!
Müjdeler olsun!
الحَمْد لله

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....