Çeyrek asrı aşkınca zamandır hiç görmediğim, hiç bilmediğim yeni bir gözlükle, farklı bir gözle bakıyorum dünyaya.
Bütün kötülerden ve kötülüklerden uzak kalma ve uzak tutma çabalarımın ikinci yılının az ertesinde, hayretine hayret ederken yüreğimin tazelenişine de hayretler ediyorum.
Her ana heyecanlanışında ve o heyecanının gerçekçiliğinde kendimi bulurken, kaybettiğim nice şeyi daha aramaya koyuluyorum.
Her türlü duygunun samimiyetiyle ve diriliğiyle yeniden yeniden dirilirken, insanı insanlıktan çıkaranın ne olduğunu tefekkür ediyorum senle tekrar tekrar. Hayretsizlik, heyecansızlık, samimiyetsizlik, yapmacıklık…
Benim sana öğrettiklerimi herkese herkes öğretebilir de; seninle öğrendiklerimi, senin bana öğrettiklerini kimseden öğrenememişim çeyrek asırdan fazlaca zamandır. Kim kimden daha çok öğreniyor kimse bilmiyor.
Kim kimi büyütüyor kimse bilmiyor.
Olanı biteni temaşa etmek sık sık, her şeyi umursamak, insanca şeyleri dertlenmek, kâinata hayret etmek, ufacık şeylere çok sevinmek, her minik güzellikte heyecanlanmak, hem de tekrar tekrar heyecanlanmak, herkese ve her şeye masumca yaklaşabilmek… İnsan olmanın özünde bunlar varmış meğer.
Bazen yavaşlamak bazen hızlanmak; ikisi de çok lazımmış meğer.
Ağlamak, ağlayabilmek; o da çok mühimmiş meğer.
Çeyrek asırdan fazlaca zamandır kimseden öğrenemediklerimi seninle öğrendim.
İnsanın fıtratının tertemizliğini ve nasıl kirlendiğini öğrendim.
Nereden, nerelerden geldiğimi öğrendim.
Acziyetimi, kulluğumu öğrendim.
Bazen hiç yorulmadan koşulabildiğini, bazı koşmaların hiç yormadığını öğrendim.
Önemsemeyi, öngörebilmeyi öğrendim.
Defalarca yenilsem, başarısız olsam da yılmaya yılmaya, vazgeçmeye vazgeçmeye nihayetinde başarabileceğimi öğrendim.
Öğrenilecek daha nice şey var, bunu da öğrendim.
En keyiflilerini senle yaşadım öğrenmelerimin ve öğrenmelerini istifadeli ve keyifli kılma duasıyla yanındayım.
Bütün kötülerden ve kötülüklerden uzak kalma ve uzak tutma çabalarımın ikinci yılının az ertesinde, hayretine hayret ederken yüreğimin tazelenişine de hayretler ediyorum.
Her ana heyecanlanışında ve o heyecanının gerçekçiliğinde kendimi bulurken, kaybettiğim nice şeyi daha aramaya koyuluyorum.
Her türlü duygunun samimiyetiyle ve diriliğiyle yeniden yeniden dirilirken, insanı insanlıktan çıkaranın ne olduğunu tefekkür ediyorum senle tekrar tekrar. Hayretsizlik, heyecansızlık, samimiyetsizlik, yapmacıklık…
Benim sana öğrettiklerimi herkese herkes öğretebilir de; seninle öğrendiklerimi, senin bana öğrettiklerini kimseden öğrenememişim çeyrek asırdan fazlaca zamandır. Kim kimden daha çok öğreniyor kimse bilmiyor.
Kim kimi büyütüyor kimse bilmiyor.
Olanı biteni temaşa etmek sık sık, her şeyi umursamak, insanca şeyleri dertlenmek, kâinata hayret etmek, ufacık şeylere çok sevinmek, her minik güzellikte heyecanlanmak, hem de tekrar tekrar heyecanlanmak, herkese ve her şeye masumca yaklaşabilmek… İnsan olmanın özünde bunlar varmış meğer.
Bazen yavaşlamak bazen hızlanmak; ikisi de çok lazımmış meğer.
Ağlamak, ağlayabilmek; o da çok mühimmiş meğer.
Çeyrek asırdan fazlaca zamandır kimseden öğrenemediklerimi seninle öğrendim.
İnsanın fıtratının tertemizliğini ve nasıl kirlendiğini öğrendim.
Nereden, nerelerden geldiğimi öğrendim.
Acziyetimi, kulluğumu öğrendim.
Bazen hiç yorulmadan koşulabildiğini, bazı koşmaların hiç yormadığını öğrendim.
Önemsemeyi, öngörebilmeyi öğrendim.
Defalarca yenilsem, başarısız olsam da yılmaya yılmaya, vazgeçmeye vazgeçmeye nihayetinde başarabileceğimi öğrendim.
Öğrenilecek daha nice şey var, bunu da öğrendim.
En keyiflilerini senle yaşadım öğrenmelerimin ve öğrenmelerini istifadeli ve keyifli kılma duasıyla yanındayım.

Yorumlar
Yorum Gönder