Ben seninle güçlendim oğlum; eskiden güç yetiremediklerimin belki daha fazlasına bugün güç yetirebilecek kadar…
Seninle hızlandım oğlum; eskiden yetişemediklerime bugün yetişebilecek kadar… Hızlandım; az zamana çok iş sığdırabilmeyi, işlerimi koşa koşa halledebilmeyi öğrendim.
Ve seninle yavaşladım oğlum, durup düşünecek kadar… Tefekkür edecek, bir karıncayla oyalanacak, bir arıyla sohbet edebilecek kadar…
Yavaşladım; seni beklemeyi, acele etmemeyi; temaşa etmeyi, kâinata hayret etmeyi, her minik güzellikte heyecanlanmayı öğrendim.
Heyecanınla heyecanlandım.
Büyümene hayret ettim, öğrenmene hayret ettim.
Hatta hayretine hayret ettim kimi zaman…
Seninle öğrendim oğlum, nice bilmediğimi, bilirim sandıklarımı…
Ben de seninle büyüdüm oğlum. Kimi zaman seni güldürmeye güç yetirememem, seni iyileştirememem, acılarını dindirememem, istediğini elde etmene yardım edememem büyütüyor beni. Kul olduğumu, acizliğimi hatırlatıyor.
Acziyetimi hatırlıyorum; Rabbime yöneliyorum. Senin de Rabbin, benim de Rabbime… Seni yaratan; bana emanet edene…
Kalbime üşüşen korkularla, endişelerle ama hemen de peşine geliveren umutla, tevekkülle büyüyorum oğlum. Seninle büyüyorum.
Seninleyken hep koşarak, hiç durmayarak, koruyarak, kollayarak yorulmuyorum ama sen uyuyunca dinleniyorum, düşünsene…
Sen ağlarken dünyayı durdurma isteği, ne yapacağını bilememe hali, düşünsene…
Sen düşünce, sen zarar görünce benim canımın yanması…
Sen yerken ben doyabiliyorum gibi bir his kimi zaman...
Ve ben…
Dünyayı çiçeklendirmek isterim, senin için…
Temizlemek, tertemiz yapmak her bir köşesini; senin için… Taş çıkmasın yoluna, çamur bulanmasın üstüne başına diye...
Güneş açsın dört bir yanda, bahar gelsin tüm dünyaya isterim.
Senin yoluna çıkabilecek her çocuğa dokunmak, hepsine sarılmak, hepsinin başını okşamak, hepsine kol kanat germek isterim.
İçimize dönmek, Rabbimize yönelmek; fıtrata çağırmak herkesi, ahdimizi hatırlatmak herkese…
Acıları dindirmek, yaraları sarmak, uyuyanları uyandırmak gücüm yettiğince…
Bütün kötüleri ve bütün kötülükleri bertaraf etmek isterim.
Güven ve umut tohumları ekmek isterim her yana. Yakub(as)’un gözyaşlarıyla sulamak, Musa(as)’nın annesinin duasıyla büyütmek…
“Emin bir belde”de “emin insanlar”la birlikte yaşamak isterim seninle…
Güç yetiremesek de kendimizden başlayalım olur mu? Hepsine güç yetirebilecek olanın bizimle olduğuna imanla…
Seninle hızlandım oğlum; eskiden yetişemediklerime bugün yetişebilecek kadar… Hızlandım; az zamana çok iş sığdırabilmeyi, işlerimi koşa koşa halledebilmeyi öğrendim.
Ve seninle yavaşladım oğlum, durup düşünecek kadar… Tefekkür edecek, bir karıncayla oyalanacak, bir arıyla sohbet edebilecek kadar…
Yavaşladım; seni beklemeyi, acele etmemeyi; temaşa etmeyi, kâinata hayret etmeyi, her minik güzellikte heyecanlanmayı öğrendim.
Heyecanınla heyecanlandım.
Büyümene hayret ettim, öğrenmene hayret ettim.
Hatta hayretine hayret ettim kimi zaman…
Seninle öğrendim oğlum, nice bilmediğimi, bilirim sandıklarımı…
Ben de seninle büyüdüm oğlum. Kimi zaman seni güldürmeye güç yetirememem, seni iyileştirememem, acılarını dindirememem, istediğini elde etmene yardım edememem büyütüyor beni. Kul olduğumu, acizliğimi hatırlatıyor.
Acziyetimi hatırlıyorum; Rabbime yöneliyorum. Senin de Rabbin, benim de Rabbime… Seni yaratan; bana emanet edene…
Kalbime üşüşen korkularla, endişelerle ama hemen de peşine geliveren umutla, tevekkülle büyüyorum oğlum. Seninle büyüyorum.
Seninleyken hep koşarak, hiç durmayarak, koruyarak, kollayarak yorulmuyorum ama sen uyuyunca dinleniyorum, düşünsene…
Sen ağlarken dünyayı durdurma isteği, ne yapacağını bilememe hali, düşünsene…
Sen düşünce, sen zarar görünce benim canımın yanması…
Sen yerken ben doyabiliyorum gibi bir his kimi zaman...
Ve ben…
Dünyayı çiçeklendirmek isterim, senin için…
Temizlemek, tertemiz yapmak her bir köşesini; senin için… Taş çıkmasın yoluna, çamur bulanmasın üstüne başına diye...
Güneş açsın dört bir yanda, bahar gelsin tüm dünyaya isterim.
Senin yoluna çıkabilecek her çocuğa dokunmak, hepsine sarılmak, hepsinin başını okşamak, hepsine kol kanat germek isterim.
İçimize dönmek, Rabbimize yönelmek; fıtrata çağırmak herkesi, ahdimizi hatırlatmak herkese…
Acıları dindirmek, yaraları sarmak, uyuyanları uyandırmak gücüm yettiğince…
Bütün kötüleri ve bütün kötülükleri bertaraf etmek isterim.
Güven ve umut tohumları ekmek isterim her yana. Yakub(as)’un gözyaşlarıyla sulamak, Musa(as)’nın annesinin duasıyla büyütmek…
“Emin bir belde”de “emin insanlar”la birlikte yaşamak isterim seninle…
Güç yetiremesek de kendimizden başlayalım olur mu? Hepsine güç yetirebilecek olanın bizimle olduğuna imanla…

Yorumlar
Yorum Gönder