Ana içeriğe atla

Öğütler XVIII

Burası dünyadır; her anında imtihan var oğlum. Burada sabrın yanında şükür var, umudun yanında korku var. Tebessüm bilen gözyaşı da bilir burada oğlum. İkisini de bilmeyen -hele gözüne yaş değmeyen- ise, varlığının niyesini bilmeyendir. İnsanlardan tebessümünü, tenhalardan gözlerinin yaşını, kendinden itiraflarını, Rabbine açtığın avuçlarından pişmanlıklarını eksik etmeyesin oğlum.

Görünmeyenler yok değil oğlum. Sandığımızın ötesi var. Görünenlerin dahası var. Hele gösterilenlerin gerisi var. Gözler önünde endam edenler aldatmasın seni. Görünmeyen hikmet ve marifet ehli ama tevazu ehli nicesi var. İhlas meydanlardan da medyadan da uzaktadır oğlum. Görmediğine iman edenlerin özelliğidir görünme derdinden de gösterme derdinden de beri olmak... Olman gereken yerde durasın oğlum, görünsen de görünmesen de…

Çarşaf çarşaf paylaşımlar yapanların aslında/işin aslını yaşamaya vakit bulamadığı bu dünyada sen yaşamanın da ötesinde yaşatma derdinde olasın oğlum.

Beylik beylik laflar edenlerin, laflarının yanında küçücük kaldığı bu dünyada sen denge abidesi olasın oğlum.

Dünyanın ihtişamına, şatafatına kapılanların kendini kaybettiği, hep yükseklerde olma arzusunda olanların çokça düştüğü bu dünyada(n) sen kendini koruyasın oğlum.

Dünyanın ve dünyalıların sesinden yüreğinin sesini duyamayanlardan olmayasın oğlum. Gerektiğinde tüm bu yaygaralara sağır olmayı, tüm bu gürültülere kulaklarını tıkamayı, bütün bu telaşlardan kaçıp bir köşede sessiz sakin kalmayı bilesin oğlum.

Çok okuyanların çok yazamadığı, çok yazanların çok okuyamadığı, çok konuşanların çok yaşayamadığı, çok yaşayanların çok anlaşılamadığı, çok anlatılanların çok uygulanamadığı, çok uygulananların çok hissedilemediği, çok hissedilenlerin çok değerlenemediği bu dünyada orta yolu bulabilen, orta yol tutabilen olasın oğlum.

Herkes sayfa sahibi ve sayfasını nasıl dolduracağında irade sahibi oğlum… Sen usul usul doldurasın sayfanı. Seninle birlikte her irade sahibinin sayfasının da asıl okuyacak olana arz edileceği gün mahcup olmayasın.

Dünyayı dert etme, kendine yük etme, sayfanı kirletme oğlum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....