Ana içeriğe atla

Öğütler XIV

Sana nutuklar çekecekler oğlum. ‘Olması gereken bu’ diyecekler. Saatlerce konuşacaklar; seminerlerde, konferanslarda, sempozyumlarda; anlatacaklar… Söylediklerini çoğu zaman kendisi de yapamayanlar, sana “yap!” diye gösterecekler... Sıra sıra dağlar dizecekler önüne. Kaf dağları yükseltecekler menzilinde. Kitaplar yazacaklar cilt cilt; çarşaf çarşaf sayfalar… Senden ‘her şeyin en iyisi’nin istendiğini, beklendiğini söyleyecekler… Yapamam sanıp korkma, taşıyamam sanıp vazgeçme oğlum. An, gün, gençlik, ömür, her türlü heves, her türlü moda… Her şey geçer. Sen Allah’ın kimseye gücünün yettiğinden gayrısını yüklemeyeceğini bil yeter. Sen Allah’ı razı etmeye bak yeter. ‘Her şeyin en iyisi’ olmak değil; yaptığın her ne ise onun en iyisini yapma gayreti olsun hedefin. Senden beklenen ellerini semaya yüreğinle açabilmen. Bir seccadeyi yüreğinle serebilmen/sevebilmen; secdelere yüreğinle kapanabilmen… Önüne koyulan bir rahleye gönlünü koyabilmen... Rekatlarca namaz kılmak değil; bir seher vaktinde seccadene sarılabilmek, kısacık. Sayfalarca Kuran okumak değil; gönülden itaatle iki satırı kuşanabilmek. Tesbihlerce mırıldanmak değil; imanla bir tehlil, içten bir tekbir, samimi bir tahmid, nasuh bir istiğfar… Dünyalık hedeflerde de hırs ve şöhret değil, azim ve sebat dilemen… Ve her türlü ilme de besmeleyle niyetlenmen, Allah için bilmen… Her şeyi bilmen, çokça ilme sahip olman da değil, ne kadarsa bilip öğrendiğin onunla amel etmen. Tüm mesele Firavun'a karşı Musa, Musa'nın yanında Harun olabilmen... Senden beklenen dosdoğru yolda dosdoğru yürümek oğlum. Tüm mesele kalbini temiz, niyetini sahih, adımlarını sağlam tutabilmen... Sabra ve duaya devam etmen, istikrarla ve samimiyetle yürümen… Sen dosdoğru olma gayretinde olduğun sürece, “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emrini veren sana yollar açar. Sen müsteslim olduğun sürece, teslim olduğun seni Aziz kılar, âlemlere imam yapar. Sen ahirinin derdinde ve gayretinde olduğun sürece, dünyanın sahibi dünyaları serer önüne.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....