Ana içeriğe atla

Elif Nesli




Yola besmeleyle ve sağlam adımlarla çıkan, önce örnekliğini sonra önderliğini kuşanan nesil…
Tazecik ve tertemiz imanla, ilkeli duruş ve Mü’mince vakarla, iffet ve edep timsali bir nesil…
Yeri geldiğinde İbrahim misali bıçağı tereddütsüz eline alabilen, yeri geldiğinde İsmail olup gözlerini şikâyetsiz yumabilen nesil…
Yalnız Allah'a boyun eğerken, bütün dünyalıkları elinin tersiyle itip 'Allah için vazgeçmeyi' bilen nesil…
Yüreğinde devrim yapan, özgür ruhu pranga tutmayan, eğilip bükülmeyen, dengelere de inanmayan nesil…
Asrın alışılmışlarına, kabullenilmişlerine, çağın beklentilerine kafa tutan; batının ve batılın dayatmalarına bakmayan ve kınayıcıların kınamasından da asla korkmayan nesil…
Basit, yavan, fani olan her şeye meydan okuyan, akıntıya kapılmayan, modern çağa aldanmayan nesil…
Ruhunun devrimci yanıyla zalimlerin ve zulümlerin karşısında kıyamda olan nesil…
Ashab-ı Kehf’in yanında mağarada, Firavun’a karşı Musa ile, Nemrut’a karşı İbrahim ile birlikte bir nesil…
Bozulan toplumun yükünü omuzlarında hisseden ve ilacını kendinde bilen nesil…
İnsanlığını ve Müslümanlığını diriltip insanlığı diriltmek üzere ayağa kalkacak; uyaracak ve uyandıracak nesil…
Mücadeleyse mücadelede, direnmeyse en önde fakat sabrı-sebatı şikâyetlerine üstün gelen nesil…
Dert olmayıp dert alan, başkasının derdiyle de dertlenen nesil…
Salih niyetlerle, kutsal emellerle hayrlarda koşan, yarışan; vakitlerini heba etmeyen, enerjisini zayi etmeyen, yoruldukça daha çok koşan nesil…
Dünyalara sığmayan, cennetlere hasret çeken; fakat dünyanın cennet değil, cennetin kazanıldığı yer olduğunun farkında olan ama yine de dünyayı cennetleştirmek üzere yol alan nesil…
Bugünün gecelerini aydınlatmaya, yarınların gözlerini aydın kılmaya, kan revanı gül gülistana çevirmeye gelen nesil…
Güneşle bile yarışma derdinde yaşayacak ve ölümsüzlük özleminde ölecek bir nesil…
Haliyle, kalbiyle, derdiyle, zikriyle, fikriyle dosdoğru bir nesil…
Dik başlı değil, başı dik nesil… Başı dik, ruhu dik, duruşu dimdik nesil…
Z kuşağı değil, Elif nesli...







Oğluma ithaf...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....