Adımlarım adımlarına
denkleştiğinden beri daha anlamlı yürüyor gibiyim oğlum, daha sağlam basıyor ayaklarım. Boyum boyuna eriştiğinden
beri daha dik, dimdik hissediyorum. Başın omzuma yaslanır olduğundan beri daha
iyi duyumsuyorum kalbimi. Gözlerim gözlerinle tanıştığından beri daha müştak
yaşıyorum bu hayatı da. Daha anlamlı... Ömrümün en güzel anlarına terfi etti
gibi hayatım seninle. Senden önce, hiç bu kadar güçlü hissetmemiştim kendimi
oğlum, hem de şimdi nice nice endişeyi sıralayabilirken kalbim…
Nuh’a yanıyorum, Yakub’a ağlıyorum, İbrahim’e şaşıyorum, Hacer’e sarılıyorum; çünkü
anlıyorum... Seninle oğlum. Hem de anlayamıyorum;
nasıl bakmış oğluna Nuh, nasıl dayanmış yüreği? Nasıl beklemiş Yakub Yusuf’unun
yolunu? Nasıl bilemiş İbrahim bıçağını? Ve nasıl razı gelmiş Hacer İsmail’ine vedaya/İsmail’ini
fedaya? Anlayamıyorum, af dileyerek… Avuçlar dolusu ah, avuçlar dolusu af… Ellerime
daha anlamlı dualar, kalbime daha anlamlı umutlar dolar oldu sayende... Geceleri
sabahlara ulasak da yahut güneşle uyansak da kimi zaman, yaşamaya değer bu
umutla… Kalbi kuş kalbi gibi olanlar cennete girecek müjdesine seviniyorum bir
yandan da seninle… Kuş kalbi kalbin, yüreğime kanatlar taktı, kanatlanır oldu
kalbim...
Tek kişilik anıya, tek kişilik plana yer kalmadı ömrümde… Yorgunluklarım
omzuma yük değil, uykusuzluklarım dert değil. Ya bencillik bilemez oldum
sayende yahut seni de ben bildim oğlum. Daha çok düşünür, daha gerçek düşünür oldum. Düşmeni istemem ama sana
düşme de demem oğlum; burası dünya, biz de insan… Beraber düşelim düşeceksek,
birlikte tutunup kalkalım.
Adımlarım adımlarında, adın dualarımda, dualarım avuçlarımda… Her gün her gün yeni yeni umutlar, sevdalar, hayaller, heyecanlar dolduruyorum ellerime. Her sabah yeniden, yeniden, yeniden... Seninle oğlum. Elhamdulillah. Rabbenâ takabbel minnâ...
Yorumlar
Yorum Gönder