Sana
kavuşmayı beklerken sekiz ayın nasıl hiç geçmediğini, nasıl heyecanla
sabırsızlandığımı unuttum da büyümeni izlerken gecesini gündüzünü tutamadım
geçen şu beş ayın; hızına yetişemeden bakakaldım.
Sana
kavuşma bedeli o sancıların dayanılmazlığını unutuverdim de sana sarıldığım o ilk
anın tadını unutamadım.
Yeni
yeni alışırken sen dünyaya, uykusuz kaldığım geceleri unutuverdim de sen uyurken
seni izlemelere, seni özlemelere doyamadım.
Her seferinde kalbimi acıtan gözyaşlarının ilk ne zaman aktığını unutuverdim de gönül bahçemde çiçekler açtıran o gülüşünün ilkini aklımdan çıkaramadım.
Anneliğin acemisi günlerimi unutuverdim de aynadaki
yansımanı ilk kez görmendeki heyecanı, güneşe ilk bakışında gözlerinin nasıl
kamaştığını, hareket ettirdiğin ellerine nasıl hayran hayran baktığını unutamadım.
Bütün
yorgunlukları unutuverdim de bu gecesi gündüzüne eklendikçe eklenen hiç bitmeyen
döngüden hiç bıkmadım.
Nasıl büyüdüğümü unuttum da nasıl büyüdüğüne hayran hayran bakakaldım; nasıl büyüyeceğine odaklandım.
Yarınlara dair bütün endişelerimi, tedirginliklerimi, korkularımı bir kenara koydum da ben yine umuttan vazgeçmedim. Umuttan ve duadan...
Demem o ki, bil oğul!
İyi de kötü de bu hayata dahil.
Acı da sancı da bu hayata dahil.
Sevda da kavga da bu hayata dahil.
Sabır da şükür de bu hayata dahil.
Korku da umut da bu hayata dahil.
Tebessüm de gözyaşı da bu hayata dahil.

Yorumlar
Yorum Gönder