Ana içeriğe atla

Öğütler VI

 

 


25 yaşım ama çocuk yanım… Anneliğim ama bebek masumluğunda hislerim… Kararmış kalbimin tertemiz kalmış yanı… Benliğimin tahir yanı…

Saflığınla, masumluğunla bana emanet edildin oğlum, günahkâr ellerime verildin. Acizliğimi, güçsüzlüğümü, zayıflığımı ama temizliğimi, naifliğimi hatırlatmaya geldin. Biliyorum sandıklarımı keşfettirmeye geldin. Öğretmeye geldin daha önce hiç bilmediklerimi. Hayatımın her anını hissettirmeye geldin. Ve daha önce hissetmediklerimi…

Verilen emaneti emanet bilirim oğlum; en kıymetli, en yüce, en aziz emanetsin. Samimi niyetlerimi gayretim yaparım, düşlerimi dualarım kılarım. Korkularını anlarım, mahcubiyetlerini saklarım, tembelliklerini cesaretlendiririm. Acılarına merhem olurum, yaralarını sararım. İnsan olduğunu, dünyada olduğunu ve dünyanın nasıl bir yer olduğunu tekrar tekrar hatırlatırım sana… Ama gayrısı gücümün yetmezliği, kolumun yetişmezliği, elimin ermezliği, çaresizliğim…

Susuz kalsan gökten su indiremem sana, bilesin. Ama Hacer olmaya gayret ederim bir o yana bir bu yana koşarım telaşla, gökten su indirene yakara yakara. Ama ellerinle çıkaran sen olmalısın zemzemi.

Karanlıkta kalsan güneşi getiremem pencerene ama sana bir mum yakmayı öğretirim, aydınlığa gitmeyi öğretirim. Karanlıkla oyalanan değil, aydınlığa yol yapan, aydınlatan ol isterim.

Ellerini hiç bırakmasam da düşmekten alıkoyamam seni kimi zaman. Ellerini sımsıkı tutsam da seni sen istemedikçe, sen izin vermedikçe düştüğün yerden kaldıramam oğlum. Ne kadar üzerine düşersem düşeyim belki de seni en çok senden koruyamam.

Yürürsen ona doğru, seni dünyadan koruyamam. Seversen dünyayı, dünya sevgisini kalbinden çıkarıp atamam. Ama sana cenneti öğretebilirim, varlığını, sonsuzluğunu… Ve cenneti sevmeyi, cenneti istemeyi… Cenneti sev isterim.

Hatalardan berî olmadım, değilim hiçbir zaman; ama sen tövbelerime, tecrübelerime tutun isterim. Küçük dünyalık dertlerle uğraşmaktansa, kendini ahiretin büyük dertleriyle yormanı isterim. Zaaflarına imanınla meydan oku isterim. Sendelesen de hep ayakta kal isterim.

Açıklar da, gizli saklılar da hep O’nun ilminde… Kalpler hep O’nun elinde...
Güç O’nda... Koruyanların en hayırlısı O… Ben hep yanında olamam ama seni O’na emanet ederim, bir an dahi O’ndan uzak kalma isterim.

Yorumlar

  1. Yazanın yüreğine ferahlık, ömrünü sağlık, âline cennet nasip olsun

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....