Ana içeriğe atla

Öğütler IV

 

 


Doğdun, günlerimi heyecanlandıran, düşlerime nice umut dolduran, gözümü de gönlümü de aydın kılan bir doğumla doğdun oğlum. Lakin hüznüme hüzün derdime de dert katan, omuzlarımı çökertip saçlarımı ağartan bir doğumla doğdun.

Fısk dolu, fesat dolu, fıtratından fersah fersah uzaklaşmış insanlarla dolu bir çağa doğdun oğlum, ne yazık ki... Sen ne kadar 'tahir'sen, o kadar kirli bu dünya da. Sen ne kadar masumsan o kadar günahkâr… Bütün kötülükleri bu çağa sığdırmışlar gibi...

Ta yüreğimi tutuşturan bir ateşin içine doğdun oğlum. Ellerime bırakılan kıymetli bir emanetle alevlerin ortasında kalakalmış gibi bakıyorum olan bitene. Maruz kaldığı dumandan yaşarmış gözlerle bakıyorum sana.

'Üf'lemekle sönmüyor, gözlerimin yaşları yetmiyor, ateşi söndürecek gücüm yok benim. 'Gücün sahibi'ne açılan ellerimde dualarım var sadece. Üflememe kuvvet diliyorum. Ateşi söndürmeye taşıdığım damlalara bereket diliyorum. Kendimi emin kılmak ve ehlimi de korumak, seni korumak diliyorum. Nihayetinde, yakıtı taş ve insan olan o ateşten emniyet diliyorum.

Gücüm yetmeyecek, yetişemeyeceğim, ateşi söndüremeyeceğim. Alevler dört bir yanını saracak oğlum. Tertemiz zihnini tahrif edecek bu çağ. Masumiyetine savaş açacak bu dünya. Üstüne üstüne gelecek nice alevler, nice dalgalar, nice tufanlar...

Gönülden itaat eden bir kul ol ki ateş sahibi nemrutlardan korunasın oğlum. Allah ile bağını güçlü tut ki kurtulasın, İslam’a tutun ki ayakta kalasın.

Bebeklik masumluğunla, çocukluk saflığınla kal isterim daim. 'Tahir' kal isterim her daim…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....