Ana içeriğe atla

Öğütler II



Resim

İlk önce dünyanın en zarif yüzüyle tanışacaksın oğlum. Çok uzaklardan gelmiş bir özel misafir gibi karşılanacak, öylesine bir özenle ağırlanacaksın. Üzerine titreyecek herkes bin bir 'hürmet'le. Tenine dokunmaya, öpmeye bile kıyamayanlar pamuklara saracak seni. Kimyasal değmiş her şeyden bile, soğuktan sıcaktan bile sakınacaklar tenini. Uykuların bölünmesin diye, sen huzursuz olma diye yapılacak bütün planlar. Bin bir özenle seçilecek yediğin içtiğin her şey de... Kimi masallardan, kimi hikâyelerden bile sakınacaklar o tertemiz zihnini. Duymayacaksın dünyaya ait nice kelimeyi, bilmeyeceksin nice kavramın mealini... Sen zarar görme diye pervane olacak herkes etrafında, ellerinden tutup minicik adımlarına uyacaklar sen düşme diye. Fakat dünya böyle bir yer değil oğlum… Yaşadıkça öğreneceksin en sahicisini. Düşeceksin kalkacaksın, düşeceksin kalkacaksın, düşeceksin kalkacaksın… Yol boyunca ayakta kalanlardan olmaya çabalamanı, seni ayakta tutacak şeylere tutunmanı, dünya serüvenin nihayete erdiğinde dimdik olmanı dilerim…

Yaşadıkça göreceksin oğlum, dünya sevdalarla kavgaların çatıştığı bir yer ve masum değil çoğu kavga… Dünya sesi gür çıkanın diline sahip çıkma hassasiyetinde olanı ezmeye çalıştığı bir yer. Okuduğun kitaplarda yazmayanları, dinlediğin hikâyelerde anlatılmayanları göreceksin yaşadıkça… Tekasürle övünenleri, olmadığı gibi görünenleri, iyilikleri tüketenleri, ekini ve nesli ifsad edenleri göreceksin. Öğrendiğin iyinin, güzelin karşı safında duranlara hayret edeceksin. Ağıtlar duyacaksın, nicedir duyduğun dualara zıt; şaşıracaksın. Nice gözyaşı görecek, o gözyaşlarına sebep olanlara kızacaksın. Öfke duyduğun nice beyhude işe şahit olacaksın. Nice ihanetler görecek, inanamayacaksın. Anlamayacaksın hazzına teslim olanları, iblisin safında duranları… Dünya düzeninin herkesi eşit kılmadığını, bu dünyanın kirli yüzüyle kimine nasıl üstünlük bahşettiğini göreceksin. Sevmeyeceksin dünyanın o ikinci yüzünü. Sevme! Sen kavgaya tarafgir olanlardan değil, sevdasına tutunanlardan ol…

Güzel günlerin ‘eskilerle’ anıldığı, güzel adamların adeta efsanelerden arta kaldığı bir yer dünya oğlum. Ama ben sana anlatacağım o eskileri, o efsaneleri… Ömer Muhtarları, Azzamları, Şeyh Şamilleri öğreteceğim… Şehadet duasıyla yola revan olan, dönülmez diyara yol alan nice güzel adamı anlatacağım bir bir. Sloganlarla yaşayanları değil, o sloganları yaşayanları, bir mushafına bir silahına sarılanları anlatacağım. Her puta İbrahim olanları, batıla meydan okuyanları, Hakkın tarafında duranları, hakikate teslim olanları anlatacağım. Hayrlarda yarışanları, sevdasının bedelini ödemeye hazır olanları anlatacağım. İman çizgisinde yürüyenleri bil diye; bir devre şahitlik et diye; o neslin izinden git diye...
Alınlarındaki secde izinden tanıyacaksın onları; gözlerindeki merhametten tanıyacaksın. Kutsal dertler edinmeyi, vakarla yürümeyi, sade ve bol kıyafetler giymeyi, saçıyla sakalıyla ama en önemlisi ahlakıyla Müslümanca bir duruş sahibi olmayı öğreneceksin onlardan… Dimdik ama müşfik durmayı öğreneceksin. Onların dertlerini dert edinecek, dünya aslına rücu edene yahut biz cennetlere erene dek onların bayraklarını teslim alıp yola çıkacaksın. Duamdır; öyle isterim.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....