
“İnsan insana nasıl emanet edilir? Kalbine ekilmiş onca
kötülük varken...
Musa’lar Firavun’ların eline nasıl bırakılır? Nasıl bırakılır İbrahim’ler Nemrut’lara? Diri diri gömenlerin ellerinde kız çocukları!” diyerek çıkıldı yola... Çağın kirine inat; umutla... Örnek olmaya, kötülüklere karşı bir kalkan olmaya; sevdirmeye niyetle...
Musa’lar Firavun’ların eline nasıl bırakılır? Nasıl bırakılır İbrahim’ler Nemrut’lara? Diri diri gömenlerin ellerinde kız çocukları!” diyerek çıkıldı yola... Çağın kirine inat; umutla... Örnek olmaya, kötülüklere karşı bir kalkan olmaya; sevdirmeye niyetle...
Kimi zaman Bedir’de gibi, sınıftan bağırarak tekbirler getirerek
çıkan çocukların zafer muştusuyla... Kimi zaman sesini kimseye duyuramamış ama bağırmaktan
bitap düşmüş çaresiz bir edayla...
Bir oda dolusu emanetle baş başa kaldığında, bir peygamber kıssası
anlatırken belki de Nuh(as) ve oğlu gibi, fark edersin; çaban yetmeyebilir.
Sınıfın kapısını kapattığında bütün kötüleri, bütün kötülükleri dışarıda bıraksan da şeytan içerden vurmayı bilir.
Dünlerinin masumiyetine hasretle silerken nokta nokta kararmış sayfaların isini, pasını silgin yetmeyebilir.
Defalarca kez namaza çağırdığın, cenneti hatırlattığın, kıldığımızda Allah’ın çok seveceğinden bahsettiğin, kâh oyunla kâh etkinlikle kâh yarışmayla kâh çeteleyle ‘namaz’ dediğin bir çocuk da namaz kılmıyor olabilir.
Bir Müslümanın asla yalan söylemeyeceğini defalarca kez anlatsan da, gözlerinin içine baka baka söylenen, anlamsız bir yalan olabilir.
Lokman'dan öğütlerle seslenirken sesin öteye varmayabilir.
Yaşamak isteyip de yaşayamadığını yaşatmak isterken, 'Kudüs düşlü, devrim yürekli mücahid çocuklar' duaların 'yalnızca kul olsunlar'a dönebilir.
Sınıfın kapısını kapattığında bütün kötüleri, bütün kötülükleri dışarıda bıraksan da şeytan içerden vurmayı bilir.
Dünlerinin masumiyetine hasretle silerken nokta nokta kararmış sayfaların isini, pasını silgin yetmeyebilir.
Defalarca kez namaza çağırdığın, cenneti hatırlattığın, kıldığımızda Allah’ın çok seveceğinden bahsettiğin, kâh oyunla kâh etkinlikle kâh yarışmayla kâh çeteleyle ‘namaz’ dediğin bir çocuk da namaz kılmıyor olabilir.
Bir Müslümanın asla yalan söylemeyeceğini defalarca kez anlatsan da, gözlerinin içine baka baka söylenen, anlamsız bir yalan olabilir.
Lokman'dan öğütlerle seslenirken sesin öteye varmayabilir.
Yaşamak isteyip de yaşayamadığını yaşatmak isterken, 'Kudüs düşlü, devrim yürekli mücahid çocuklar' duaların 'yalnızca kul olsunlar'a dönebilir.
Fark edersin, hidayeti kalplere sokan değiliz; yalnız Allah.
Hidayete çağıranlarız; kalplere dokunduğumuz kadar... Ve yalnızca, örnek olduğumuz kadar...
Allah hidayeti dilediğine verecektir; biz vesile olmak için
çalışacağız.
Hep hatırlayacağız; öğretmek daha çok öğrenmektir. Her
çocukta yeni bir şeyler öğrenmek... Her yeni gün biraz daha büyümek, her yeni gün yenilenmek... Her tepkiden, her sorudan, her bakıştan yeni
şeyler öğrenmek... Ve en çok da ‘gökyüzüne
öğrenci olmak’...
Yorumlar
Yorum Gönder