15’inde bir genç kız... 5 yıldır kendini ait hissetmediği bir coğrafyada, kendini yakın hissetmediği insanlarla. Sormayan bilmez, yaşıtları 11. sınıfta iken o 7.sınıfta; önemi yok; yaşamaktan beklentisi yok. Ön sırasındaki, yan sınıfındaki, koridorda yürürken yanındaki neşeli kalabalıkların yabancısı. Ne anlaşılma umudu kalmış ne de anlama... Umursanmamayı umursamıyor gibi... Mahzun, mahmur, kendi içinde mahpus... Dertten azade gibi görünen diğerlerinin derdini de o yüklenmiş gibi bükük beli. İsmini merhametle söylediğinizde şaşırıyor, ona yöneldiğinizde üzerine alınmayıp arkasına bakıyor. 15’inde bir genç kız... Korkuları kendi içinde, savaşları kendince... O savaşların çok daha büyüğü bu halinin müsebbibi. Esaretten kaçmış esaretin bir başka türlüsüne. Hikâyesi kendinde saklı; anlatmaya mecalsiz. Zaten pek kimse de merak etmemiş. İki dudağı derbest; açacak kimseyi bulamamış. Ki firari gözleri konuşurken dile, dudağa ne hacet... İhtiyacı yok cümle kelimelere lakin ki...
Bâki kalacak birkaç hoş sadâ... Ölüp gittiğimde ardımda bir mezar taşından fazlasını bırakmak istiyorum zîrâ...