Ana içeriğe atla

Esma'ya...

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

Ma lena ğayruke ya Allah!


...

Şimdi sana yazıyorum Esma! 
Selamla, duayla, gıptayla...
Sana ve diğer kardeşlerime...
17sinde, 19unda Allah için terk-i diyar eyleyip gidenlere...
Yaşadığı sürece Allah için yaşayıp öldüğünde de Allah için ölenlere...
Esmalara, Furkanlara ve dahasına; o binlerce, on binlerce adsız kahramana...

Çağlara nesillere uzanan şehadet çağrısı bize de geldi Esma!
17mizi geçsek de, 19umuzda değilsek de direniş ve şehadet hep ayrı bizde.
Ve her Şubat bir umut içimizde, belki ‘şehadet’ gelir diye bize de...

Ama şehadet onurlu yaşayışların mükâfatıdır, değil mi? Yaşadığımız gibi öleceğiz ve öldüğümüz gibi dirileceğiz... Biraz korkuluyuz bu yüzden ey Esma! Şehadet bize çok mu uzak?
Oturmalarımız ayaklansa, yakarışlarımız yine duada olsa... Heyecanlarımız, hayallerimiz, hallerimiz; anlarımız, günlerimiz hep şehadet özleminde olsa... Yine olmaz mı Esma?
Cihad meydanları, cepheler, gemiler bize gerçekten çok mu uzak sen söyle Esma?
Biz de şehadet istiyoruz. Adanmışlığın zirvesini istiyoruz. Allah için yaşayalım ve Allah için ölelim; yalnızca bir kez gelecek olan ölümümüz Allah için olsun istiyoruz. Nefeslerimiz Allah için tükensin; kelimelerimiz, sözlerimiz bitsin; kıyamlarınız ve ardından al kanlarımız konuşsun istiyoruz ey Esma!
Biz de akan kanımızı imanımıza şahit kılmak istiyoruz. Akan kanımız imanımıza şahit olsun istiyoruz.
Namludan fırlayan bir kurşunla ‘şehit gibi’ toprağa düşmek istiyoruz ey Esma!
Şehit şehit toprağa düşmek istiyoruz. Şehadetle toprağa düşmek istiyoruz.
Dik duruşla, yiğitçe bir direnişle ve şerefle ölmek istiyoruz ey Esma! Hiç ölmemek için ölüme koşmak istiyoruz. Rabbimize canımızı sunmak ve cennette sizlerle buluşmak istiyoruz.

Şahit ol ey Esma! Bekliyoruz.
"Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterirler. Onlardan kimi bu uğurda canını fedâ etti, kimi de bu dâveti beklemekte... Onlar ahitlerini/verdikleri sözü hiç değiştirmediler." Ahzab/23

Biliyoruz ey Esma! Satılan malın pazarlığı olmaz.
“Allah mü'minlerin mallarını ve canlarını karşılığında kendilerine cenneti vermek üzere satın aldı. ... O halde yaptığınız bu alışverişe sevininiz.” Tevbe/111
Sattık canımızı ey Esma! Pazarlık yok... Bekliyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....