Ana içeriğe atla

Geldi de Gidiyor

ramadan ile ilgili görsel sonucu

Kendim bile fark etmesem de meyletmiştim dünyaya.
Dünyalık telaşlar gizli gizli sarmıştı dört bir yanımı kim bilir...
Önceliklerim sarsılmıştı.
Kur’anla bağım zayıflamış, beraberliğim azalmıştı sanki.
Rabbimle arama giren mesafeler mi vardı?
Dualarımı geçiştiriyordum, dilden gönle indiremeden...
Uzun kıyamları erteliyordum; daha sonralara, hep sonralara.
Gecelerim uykularla geçiyordu, aralıksız.
Sanki içime dönmemiştim ne zamandır da...

Geldi yeniden
İlahi bir lütufla...
Önce olanı biteni itiraf ettirdi bir bir...
Sonra tövbe...

Geldi yeniden
Lütuf dolu bir ikramla...
Yüreğimi din’lendirmeye.
Gevşemeye duran imanımı güçlendirmeye, keskinleştirmeye.

Geldi yeniden
Kur’an’a susayan gönlüme.
Ferahlattı sadırları, susuzluktan çatlamış dudaklara değen su gibi...
Su? Kuraklıktan kavrulan topraklara yağan yağmur gibi...

Geldi yeniden
Kıymetini bilene nebevi müjdelerle...
Birikmeden temizlensin diye kalplerdeki karartılar.
Kararmış kalbimi yıkamaya, arındırmaya...

Geldi yeniden
Rahmetle, bereketle...
Bire bin veren fırsatla.
Makbul dualarla; nihayetinde Reyyanlara varan, cennetlere uzanan sevinçlerle...

Geldi yeniden
Baştanbaşa bir fırsatla...
Affedilmeye, bağışlanmaya...
Yepyeni, tertemiz bir sayfa açmaya...

Geldi yeniden
şeytanlara vurduğu zincirle...
Sabrı öğretmeye yeniden, cihadı öğütlemeye... Kalbime kulak vermeye, hayatımı mü’minleştirmeye...


Geldi yeniden
Dünyaya karşı irademi bilemeye.
Geceleri uyanmayı alışkanlık edindirmeye...
Teslimiyetle her türlü hazza gem vurmaya, nefse karşı koymaya.

Geldi yeniden.
Geldi de gidiyor.
Bize bıraktığı bütün yılı Ramazan’ca yaşama arzusuyla...
Ve yerine bıraktığı arınmışlığın sevinci bayramla...

Hak ettiysek, bıraktığı arınmışlık bize bayram olacak.
Müjdeler olsun;
“Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 28; Savm 6)
“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi.”  (Heysemî, c. III, sf. 141)

Yahut bize kalan, kaldıramayacağımız koca bir yük omuzlarımızda;
“Bu aydan mahrum kalan kimse bütün hayırlardan mahrum kalmış gibidir.” (Nesâî, Sıyâm, 5.)
“Her kim Ramazan ayına erişir de o aydan günahlarını affettirmiş olarak çıkamazsa burnu sürtülsün.” (Tirmizî, Deavât, 100)

Geldi yeniden.

Geldi de gidiyor.
Yine gelecek mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....