Ana içeriğe atla

Orta Bir Yol

İlgili resim


Ne yana döndümse isyan dolu bir günah; ne yana döndümse hadsiz cesurluğuyla bin haram... Orta bir yol aradım ben; koskoca bir ‘âh u vah’ ile koca dünyaya... Avuçlarım göklerde, kimlere kimlere hidayet dualarında... Ve kimi vakit nicesini yüreğim almadı da tane tane inciler indi gözlerime, damla damla... Göğüs kafesimde bir kuş pır pır etti. Bir sızı ile kalbimin kurtarılmış köşesinde...

Kalbimin sesini duymaya engel olan yoğunlukları, yorgunlukları bir kenara bıraktım, orta bir yol aradım durdum. Ne içimin savaşları bitti ne de dünyaya dair savaşlarım...
Kavgalar ettim yıllar yılı; orta bir yol aradım durdum. Hüzünde de öfkede de hayrette de çaresizlikte de orta bir yol... Bazen isyanlarda, bazen nisyanlarda... Ama umutla, heyecanla... Bazen koşa koşa, bazen adım adım; bazen döne döne, bazen dura dura... Orta bir yol aradım durdum.

Orta bir yol aradım durdum. Her rüzgârda bir o yana bir bu yana salınıp dursa da kökü hiçbir fırtınada kopmayacak kadar sağlam bir buğday başağı misali... İhtişamıyla dağ heybetli, vakur duruşuyla kul hakikatli... Başı dimdik, bakışı müşfik... Yüreği göklerde, alnı yerlerde; secdelerde... Ve her şeyiyle “insanlardan bir insan gibi” sıradan...

Orta bir yol aradım durdum. Henüz erkenken geç kalmışçasına bir acele; azmin ziyadesi... İdealist ama iddiasız; kendinde... Çığlık dolu fısıltılarla... Kalabalıklarda 'Hira'da... Binbir tereddütle ama cennet hayaliyle...

Orta bir yol aradım durdum. Saadet asrını, sahabenin yollarını, tabiinin adımlarını, işlerin en hayırlısını... Koruluğun sınırlarında gezmeye değil merkezdeki takvayı yakalamaya hasretle...
Ortaya yol; rızaya bir yol... Ne ifrat ne tefrit; adil, mutedil... Bu çağa rağmen, orta yol; her azaya, her arızaya şifa olacak o yol.

Orta bir yol aradım durdum. Beraberimde daha nice yolcuyu o yola revan kılmaya niyetle... Kapkaranlık günlerde de inatla aydınlık düşlerle... Kör gecelerde de sevda dolu rüyalarla... Dün gelmiş ama yarın gidecekmiş gibi... Kimseyle değil, herkesle... Orta bir yol; başı da sonu da tertemiz bir yol o yol...





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....