Ana içeriğe atla

Sözleşme(m kendimle)


imza kağıt ile ilgili görsel sonucu

Ömrüme şahit kıldığım mekânlara bir yenisini daha eklerken, omuzlarıma yüklenen yeni sorumlulukla içten içe mücadele veriyor gibiyim altında ezilmemek için. Karşılaşacağım onca şeyin farkında bile değilim henüz; hikâye zannedeceğim nice hüzünlü hayat, yüz yüze geleceğim nice mahzun surat...

Özgürlüğümün ve boş vaktimin olduğu zamanları özleyeceğim belki. Belki yoğunluğu, yorgunluğu hiç bilmediğim kadar bileceğim; en başından öğreneceğim. Ama ilkelerimden vazgeçmeyeceğim, önceliklerimi değiştirmeyeceğim. Belki gecesi gündüzüne eklenen hiç bitmeyen bir döngünün içinde sıkışacağım ama hayatımın içinde nice hayatlar barındırıyor olmaktan güç bulacağım.

Ya üstesinden gelemez, yolda kalırsam?.. Nice hayatlara dokunmak üzere yola çıkmışken, daha yolun başında üzerime üzerime gelen korkuları bütün umduklarımı elinde tuttuğuna iman ettiğim Allah’a dayanarak yeneceğim.

Yeryüzünde Allah’ın halifelerinden bir halife olduğumu bilerek ve 'Mü’min boşluk doldurandır' diyerek, nice umutla çıktığım bu yolu, O’nun(cc) kitabını pusula bilerek yürüyeceğim. Ma’rufu yayacağım ortamlar ve hayrlarla dolduracağım vakitler duasıyla bir kapıdan girerken, birçok şeyi de beraberimde götürmeyedir duam. Çoklukla uğraşmaktan O’nu anmaya fırsat bulamayanlardan olmayacağım, Tekasür’e imanla...

Kolumu uzanabildiği yerden geride tutmayarak başlayacağım bir şeyleri değiştirmeye... Mabedini terk etmişçesine değil de yeryüzünü mabedi bilmişçesine ve yüreğinin sevdalarını da kavgalarını da satmadan...

'İnsanlardan bir insan gibi (sıradan) olmak' düsturuma sahip çıkarak... Nereden geldiğimi unutmadan; doğru yolda doğru adımlar atmak üzere... Bazen dimdik, bazen müşfik...

Problemleri Allah Rasulü’nün örnekliğinde çözmeye, girip çıktığım ortamları Allah’ın adının anıldığı ortamlar haline getirmeye, görüldüğüm her yerde Allah’ı hatırlatanlardan olmaya, her durumda Hakk’ın hatrını âli tutmaya, işte devlet mumuyla, evde kendi mumuyla çalışan Ömer(radıyallahu anh)’ın adalet anlayışını asla unutmamaya...

Eylem olmadıkça söylemin kişiye bir değer katmayacağını da bilerek... Alnımdaki secde izinin kıymetini bilerek ve hakkını vererek...

Yanımdan geçen ama yüreğine uğrayamadığım hiçbir çocuk, umuduna tebessüm olamadığım hiç kimse kalmasın. Yarım kalmış hiçbir dua kalmasın tamamlayamadığım; duyup da susturamadığım hiçbir ağıt, benimkilerden başka hiçbir gözyaşı kalmasın görüp de durduramadığım.

Bismillah.








Yorumlar

  1. Allah "İçin'ini" ve "içini" korusun. Ayaklarını sabit kılsın.

    YanıtlaSil
  2. Nasıl güzel ve duru bir dille yazılmış kaleminize ruhunuza sağlık...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....