Ana içeriğe atla

ÇOCUĞUMA MEKTUPLAR – I




Aylar öncesinden sesleniyorum sana çocuğum. Belki de yıllar... Bilmiyorum. Ama eğitimine geleceğini müjdeleyen o haberi bile almadan önce başladığıma inanıyorum.  Ve şimdiden, attığım ve atacağım her adımın, verdiğim ve vereceğim her kararın seni de ilgilendirdiğine...

Henüz sahici bir hisle hissedemesem de seni, öyle bir nimetsin ki sen. Elhamdulillah. Öylece de mesuliyetsin, biliyorum. Omzumdaki yükünün ağırlığının farkındayım. Emanetsin. Kutsal bir emanetsin. Sen gelsen de gelmesen de, gelişin yakın da olsa uzak da, ben senin geleceğin evden, senden, geleceğinden sorumluyum şimdiden, biliyorum.

Rabbimiz bize nasıl bir yazgı yazmış, nasıl imtihanlar dilemiş bizim için, bilmiyorum.  Ne okursam okuyayım, kitaplarda yazan olmayacak, biliyorum. Hiçbir seminerde anlatılmayacak, ajandalar dolusu maddeler sıralasam prensip diye, kural diye boşa olacak, ne planlarsam planlayayım hiçbiri tutmayacak, biliyorum. Ama senli günlere dair umutlarım dualarımdan. Her duam biraz da senin için, her umudum biraz biraz sen. Her hayalimin bir köşesi sen... Bu dünyada sana sorunsuz, şahane bir hayat yaşatmak değil derdim. Birlikte biriktireceğimiz salih amellerle, sabrederek ya da şükrederek geçeceğimiz imtihanlarla cennet köşklerine hazırlanalım isterim.

Nasıl ki henüz gelişinin haberini bile almadan Hanne’ye özeniyorsam, yapacağım her fedakârlığı da adananlardan olasın diye yapacağım. Dünyaya karşı koyuşum, dünyaya dair duruşum senin için çocuğum. Sen de karşı koyacaksın. İbrahimî, Muhammedî bir duruşun olacak; Meryem’ce adanışın... Kendi dünyanda oyalanmayacaksın, ne için yaratılmışsak, o vazifede hazır olacaksın her daim. Hata da yapacaksın, bilerek ya da bilmeyerek. İsterim ki hiç bitmese masumiyetin, ama kulsun sen. Ben de senden sorumlu kılınan kulum. Bazen beni müsamahakâr bulamazsan diye, özür diliyorum şimdiden. Benim de bir insan olduğumu, kul olduğumu ve seninle beraber imtihanda olduğumu, sınandığımı asla unutma. Bil ki, benim müsamaha gösteremediğim, belki sabredemediğim zamanlarda da öyle merhametli ki Rabbimiz, günlerini gecelerini sana feda edecek olan ben kıysam da O kıyamaz sana; yapman gereken şey nasuh bir tövbe...  Ne olursa olsun, dünyanın hepimiz için bir imtihan yeri olduğunu ve asıl yurdumuzun ahiret olduğunu asla unutma. Evimizin tarzı, kurallarımız, yaşantımız, planlarımız, kararlarımız, örnek aldıklarımız, hedeflerimiz, tercihlerimiz, seçimlerimiz, prensiplerimiz... hep buna göre olmalı. Her şeyiyle içine içine çekecek seni dünya, biliyorum. Aldanmayacaksın, dünyalıklara baktığın açıyı sağlam tutacaksın. Beni yanında bulsan da bulamasan da sen hep O'na sığınacaksın. İlk öğrenmen gereken; O'na kul olduğunu unutmamak ve imtihanın boyunca, ne olursa olsun, hep O'na sığınmak... 

Akabe’de gibi heyecanlıyım çocuğum. Akabe'de gibi, fazilet üzere sözleştik, yine buluşmak üzere...

****

Kadına, 'Çocuğunu hayr üzerinde yetiştir.' demeyeceğiz. Bilâkis kadına, 'Kendini hayr prensipleri üzerinde yetiştir ve çocuğuna örnek ol.' diyeceğiz. | Hasan el-Benna


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....