Ana içeriğe atla

Herkesin herkesten kaçacağı günün dehşetiyle ürperiyorum


İlgili resim


Bir gece karanlığında açtığım gözlerim bulamıyor kimseleri. Kimi telaş vakitlerinde en sevdiklerimin gözleri bile görmüyor beni. Yüreğimin tenhalarında yalnızlığımla baş başa kaldığım zamanlar kimseyi bulamıyorum. Acılarımı kimselerin hissedemediği gibi, hüzünlerimi de kimseler bilemiyor. Herkesin herkesten kaçacağı günün dehşetiyle ürperiyorum.

İtiraflarımın benliğimi utandıracağı, nefsimin kendini kınayacağı o gün ki;  bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldığımı sandığım dünya önüme serilecek an an, keskin bir bıçak gibi saplanacak sırtıma. Elim, ayağım bir düşman gibi konuşacak, zulmettiğim nefsim karşıma geçip hesap soracak. Geçen ömrümü yüklenecek omuzlarım, boynumu bükecek. Dünya ve içinde barındırdıkları yük olacak omuzlarıma. Güneş uyanıklıklarımın hesabını soracak, geceler uykularımın. Yürüyecek dağlar, üzerime üzerime gelecek. Herkesin herkesten kaçacağı günün dehşetiyle ürperiyorum.

Her şeyin aşikâr olacağı o gün ki; acizliğim, güçsüzlüğüm açığa çıkacak ve en çok da yalnızlığım... Kendi derdine düşmüş koskoca dünya karşımda duracak. Yakuplar bile küsmüş olacak Yusuf’una. Annelerin şefkati, babaların merhameti, eşlerin sadakati... hepsi geçmiş zamanlardan bir hikaye olacak.

Tüm pişmanlıkların faydasız olacağı o gün ki; çırpınışlar çaresiz kalacak, çığlıkları duyan olmayacak. Küçük şeylerle uğraşıp durduğu dünyayla kavgalı olacak herkes. Yarınlara dair kurulan muhteşem hayaller, yarınlara dair yapılan nice planlar yalnızca birer yük olacak. Unuttuklarım hatırlanacak, sakladıklarım açığa çıkacak. Onlarca yılın göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğine yanacağım hayretle. “Geri dönsem” diyeceğim, “ah!”. Herkesin herkesten kaçacağı günün dehşetiyle ürperiyorum.

Kimsenin yalanlayamayacağı bir gün o gün ki; ansızın gelecek ve güneş gelmeyecek bir daha doğmaya da, batmaya da. Hiç sönmeyecek bir ateş kaynayacak da kaynayacak. Mahşerin izdihamında hiçliğini hissedenler “ah!” diyecek, “geri dönsem.” Herkesin herkesten kaçacağı günün dehşetiyle ürperiyorum. 


"Yaklaşıyor yaklaşmakta olan. Onu Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur. Şimdi siz bu haberleri tuhaf mı buluyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz... Ve siz gaflet içerisinde oyalanıp duruyorsunuz." Necm Sûresi/57-61

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....