Bir mü'mine genç kız...

Topuklu ayakkabıyla, rujla, mini etekle özgürleşilmeyeceğini bilir. Kendini modern kriterlerle, Batı kıstasıyla yarıştırmaz. Trendlerle ilgilenmez, popüler kültüre takılmaz. Lükse dalmaz, indirimlere kanmaz. Moda dediklerine inanmaz, modayla aldanmaz. Tüketim çılgını olup alışveriş furyasına kapılmaz. Taksitlerin kölesi olmaz.
Ona bakınca gördükleri süslenmiş bir ‘et parçası’ değildir; gün gelip ‘çürüyüp gidecek bir beden’den ibaret değildir. Tarzı duruşundadır, duruşudur. Parfümsüz de tertemiz kokar o. Ve fondötensiz de güzeldir. Yüzünün güzelliği makyajından değil; samimiyetindendir, tebessümüyledir. Kaşıyla da kirpiğiyle de doğaldır; Allah’ın yüzüne işlediği nakışı bozmamıştır. Hanımdır, efendidir, hanımefendidir; fıtratı bozulmamıştır. İnceliği ruhunda(n)dır. Asaleti erdeminde(n)dir.
Temizdir, düzenlidir; giyimiyle, kuşamıyla, görünüşüyle örnektir ama ayna karşısında geçirecek saatleri de yoktur. “Elbisem ne renk olsa?”larla, “Bu buna uydu mu?”larla oyalanacak; “Gelinlik giysem mi giymesem mi?” diye düşünecek; çeyiz derdine düşüp alışverişlere, mobilya beğenmelere saatlerini verecek vakti yoktur. Dua biriktirir çeyiz diye. Ve zühd... Ve takva...
Maharetleri dünyalık değildir. Dünyadadır ama dünyalılaşmamıştır. Hesabı kitabı dünyalık değildir, sıradanlaşmamıştır. Dünyanın içindedir ama dünya onun içinde değildir. Dünyadan çekip giderken yanına alamayacağı şeyler için saatlerini zayi, vakitlerini ziyan etmez. Görev ve sorumlulukları gereği dünyanın kalbidir ama dünya onun kalbinde değildir.
Misyon sahibidir. Dertlidir. Sol yanı ümmet kadar kalabalıktır, ümmet derdi ile dertlenmeyi bilir. Vurdumduymazlık bilmez, vicdan sahibidir. Bir tarafta kül olmaya duran yangını yürekler ateşleyerek alevlendirirken, bir tarafta dünyanın yangınını söndürmeye su taşır. Kurtuluşa kürek çeker. Ümmete kan pompalar. Ömrüne salih amellerini serer, salihalığıyla ölümü bekler. Asrın müstesnalarındandır.
Allah’ın biçtiği role itirazsızdır, verdiği göreve razıdır. Allah’ın çizdiği sınırlar kâfidir, bilir. Hevesleri değil teslimiyeti zirvededir. Arzu ve isteklerine “Dur!” demeyi bilir. Yüreğini kimselere teslim etmez.
Başını kaldırıp bir bakmaz. Her önüne gelenle konuşmaz, muhattabını mü'mince seçer. İffet abidesidir. İffetine melekler şahittir. Başı diktir ama bakışları yerdedir. Birilerinin gözlerine bakamadığı da odur, birilerinin muhabbetine doyamadığı da... Konuşması da susması da anlamlıdır. Utanmayı da bilir; sapasağlam durmayı, edasız konuşmayı da... Taviz bilmez, nettir. Seviyesiz değildir. Basit değildir. Hafif değildir. Yeri gelir aslan kesilir, yeri gelir naiftir; ağlayıverir. Ama hep zariftir.
Başındakinin aksesuar değil İslam sancağı olduğunun farkındadır. ‘Dış kıyafet’ bilir. Giydiği ‘kostüm’ değil, tesettürdür, farkındadır. Hepsi değerli olduğundandır, bilir. Değeri diplomasından, kariyerinden değil; kendindendir. Herkesleşmemiştir, özeldir. Kıymetlidir, önemlidir. Fotoğrafları bile sosyal medyalara düşmeyecek kadar, herkese sunulmayacak kadar özeldir, kıymetlidir, önemlidir.
Siyah giyiniyorsa, dünyanın halinin yasınadır. Dışı siyahsa da ruhu rengârenktir. Vakarıyla görkemlidir ama yeri gelir ‘deli’dir de... Çocuksu yanları da vardır. Çabucak sevindiği de olur çabucak üzüldüğü de... Çocuklarla oyun oynar, kuşlara ekmek atar. Yıldızları da seyreder, yağmuru da sever. Böceklerle konuşur, köpeklerle selamlaşır. Papatyalarla mutlu olmayı bilir.
Boş vakti yoktur, boş boş oturamaz. Cehaleti üniversitenin almadığını bilir. İlmin başka türlüsüne taliptir; ilim tahsilinde en önlerdedir. Neyi neden yaptığını bilir ve her ne yapıyorsa en iyidir. Nerede ihtiyaç varsa oradadır. En gönüllü olan, ilk 'Ben varım!' diyendir. İşinde ehildir. Hep en iyidir. En iyi evlattır. En iyi arkadaştır. En iyi öğretmendir. Hep en iyi öğrencidir.
Ve nihayetinde en iyi eştir, en iyi annedir. Çocuk yetiştirmez, nesil yetiştirir. Şuurludur. Bilinçlidir. Bilinçli nesillere gebedir. Ayakları yerdedir ama yeri gelir uçmayı öğretir. Yiğittir, yiğitleri yetiştirir. Çalışsın diyene de bakmaz çalışmasın diyene de; işine bakar. Mala mülke tapmaz, diplomaya takılmaz, kariyer fırsatlarının içinde boğulmaz; ayaklarının altına serilecek cennetin derdindedir.

Topuklu ayakkabıyla, rujla, mini etekle özgürleşilmeyeceğini bilir. Kendini modern kriterlerle, Batı kıstasıyla yarıştırmaz. Trendlerle ilgilenmez, popüler kültüre takılmaz. Lükse dalmaz, indirimlere kanmaz. Moda dediklerine inanmaz, modayla aldanmaz. Tüketim çılgını olup alışveriş furyasına kapılmaz. Taksitlerin kölesi olmaz.
Ona bakınca gördükleri süslenmiş bir ‘et parçası’ değildir; gün gelip ‘çürüyüp gidecek bir beden’den ibaret değildir. Tarzı duruşundadır, duruşudur. Parfümsüz de tertemiz kokar o. Ve fondötensiz de güzeldir. Yüzünün güzelliği makyajından değil; samimiyetindendir, tebessümüyledir. Kaşıyla da kirpiğiyle de doğaldır; Allah’ın yüzüne işlediği nakışı bozmamıştır. Hanımdır, efendidir, hanımefendidir; fıtratı bozulmamıştır. İnceliği ruhunda(n)dır. Asaleti erdeminde(n)dir.
Temizdir, düzenlidir; giyimiyle, kuşamıyla, görünüşüyle örnektir ama ayna karşısında geçirecek saatleri de yoktur. “Elbisem ne renk olsa?”larla, “Bu buna uydu mu?”larla oyalanacak; “Gelinlik giysem mi giymesem mi?” diye düşünecek; çeyiz derdine düşüp alışverişlere, mobilya beğenmelere saatlerini verecek vakti yoktur. Dua biriktirir çeyiz diye. Ve zühd... Ve takva...
Maharetleri dünyalık değildir. Dünyadadır ama dünyalılaşmamıştır. Hesabı kitabı dünyalık değildir, sıradanlaşmamıştır. Dünyanın içindedir ama dünya onun içinde değildir. Dünyadan çekip giderken yanına alamayacağı şeyler için saatlerini zayi, vakitlerini ziyan etmez. Görev ve sorumlulukları gereği dünyanın kalbidir ama dünya onun kalbinde değildir.
Misyon sahibidir. Dertlidir. Sol yanı ümmet kadar kalabalıktır, ümmet derdi ile dertlenmeyi bilir. Vurdumduymazlık bilmez, vicdan sahibidir. Bir tarafta kül olmaya duran yangını yürekler ateşleyerek alevlendirirken, bir tarafta dünyanın yangınını söndürmeye su taşır. Kurtuluşa kürek çeker. Ümmete kan pompalar. Ömrüne salih amellerini serer, salihalığıyla ölümü bekler. Asrın müstesnalarındandır.
Allah’ın biçtiği role itirazsızdır, verdiği göreve razıdır. Allah’ın çizdiği sınırlar kâfidir, bilir. Hevesleri değil teslimiyeti zirvededir. Arzu ve isteklerine “Dur!” demeyi bilir. Yüreğini kimselere teslim etmez.
Başını kaldırıp bir bakmaz. Her önüne gelenle konuşmaz, muhattabını mü'mince seçer. İffet abidesidir. İffetine melekler şahittir. Başı diktir ama bakışları yerdedir. Birilerinin gözlerine bakamadığı da odur, birilerinin muhabbetine doyamadığı da... Konuşması da susması da anlamlıdır. Utanmayı da bilir; sapasağlam durmayı, edasız konuşmayı da... Taviz bilmez, nettir. Seviyesiz değildir. Basit değildir. Hafif değildir. Yeri gelir aslan kesilir, yeri gelir naiftir; ağlayıverir. Ama hep zariftir.
Başındakinin aksesuar değil İslam sancağı olduğunun farkındadır. ‘Dış kıyafet’ bilir. Giydiği ‘kostüm’ değil, tesettürdür, farkındadır. Hepsi değerli olduğundandır, bilir. Değeri diplomasından, kariyerinden değil; kendindendir. Herkesleşmemiştir, özeldir. Kıymetlidir, önemlidir. Fotoğrafları bile sosyal medyalara düşmeyecek kadar, herkese sunulmayacak kadar özeldir, kıymetlidir, önemlidir.
Siyah giyiniyorsa, dünyanın halinin yasınadır. Dışı siyahsa da ruhu rengârenktir. Vakarıyla görkemlidir ama yeri gelir ‘deli’dir de... Çocuksu yanları da vardır. Çabucak sevindiği de olur çabucak üzüldüğü de... Çocuklarla oyun oynar, kuşlara ekmek atar. Yıldızları da seyreder, yağmuru da sever. Böceklerle konuşur, köpeklerle selamlaşır. Papatyalarla mutlu olmayı bilir.
Boş vakti yoktur, boş boş oturamaz. Cehaleti üniversitenin almadığını bilir. İlmin başka türlüsüne taliptir; ilim tahsilinde en önlerdedir. Neyi neden yaptığını bilir ve her ne yapıyorsa en iyidir. Nerede ihtiyaç varsa oradadır. En gönüllü olan, ilk 'Ben varım!' diyendir. İşinde ehildir. Hep en iyidir. En iyi evlattır. En iyi arkadaştır. En iyi öğretmendir. Hep en iyi öğrencidir.
Ve nihayetinde en iyi eştir, en iyi annedir. Çocuk yetiştirmez, nesil yetiştirir. Şuurludur. Bilinçlidir. Bilinçli nesillere gebedir. Ayakları yerdedir ama yeri gelir uçmayı öğretir. Yiğittir, yiğitleri yetiştirir. Çalışsın diyene de bakmaz çalışmasın diyene de; işine bakar. Mala mülke tapmaz, diplomaya takılmaz, kariyer fırsatlarının içinde boğulmaz; ayaklarının altına serilecek cennetin derdindedir.
Yorumlar
Yorum Gönder