Ana içeriğe atla

...selam olsun!

Otomatik alternatif metin yok.

İslam’dan aldığı devrimci ruhla asrın kabullenilmişlerine, alışılmışlarına kafa tutan kızlara selam olsun!
Çağın beklentilerine meydan okuyan kızlara selam olsun!
Batının ve batılın dayatmalarına bakmayan ve kınayıcıların kınamasından da asla korkmayan kızlara selam olsun!
Hevasını, hevesini, arzularını, tutkularını, hırslarını batının kadınıyla yarıştırmayan kızlara selam olsun!
Moderniteye kapılmayan, modern çağa aldanmayan kızlara selam olsun!
Modern köleliğin ‘ekonomik özgürlük’ diye yutturulamadığı kızlara selam olsun!
Çift maaş derdiyle, bankamatik gözüyle bakılmayan kızlara selam olsun!
Diplomanın yalnızca bir araç olduğunu bilen, amaç edinmeyen; diplomayla olan imtihanını kaybetmeyen kızlara selam olsun!
Çekip gitmeyen, evini terk etmeyen kızlara selam olsun!
Ortada olmayan, kolay ulaşılmayan kızlara selam olsun!
En özgür olacağı mekânı evi bilen, özgürlüğü dışarılarda aramayan kızlara selam olsun!
Patronunu, şefini, işverenini memnun etme derdi olmayan, -böylesini seçmeyen- kızlara selam olsun!
Rızık endişesiyle asli görevinden vazgeçmeyen, biraz biraz erkekleşmeyen kızlara selam olsun!
Allah’ın onu koyduğu yeri beğenmemezlik etmeyen kızlara selam olsun!
Fıtratından uzaklaşmayan, dünyası için ahiretini harcamayan kızlara selam olsun!
Taşıması gereken yükü bırakıp başka başka yükler yüklenmeyen kızlara selam olsun!
Evindeyken dört duvar arasına hapsolmayan, çağlar aşan, coğrafyalar dolaşan kızlara selam olsun!
Evini sığınak, barınak, korunak bilip; gözünü ofislerin, şirketlerin şaşasına dikmeyen kızlara selam olsun!
Evini medrese, mescid, karargâh bilen; evinde oturmayı Allah’ın emri bilen kızlara selam olsun!
Okumaların okullardan ibaret olmadığının bilincinde olan kızlara selam olsun!
Üniversitelerin cehalet almadığının şuurunda olan kızlara selam olsun!
Evinde geçireceği her vakti ahiret yatırımı bilen, hakkını vererek geçiren kızlara selam olsun!
Değerlerinden vazgeçmeyen, ideallerini basite indirgemeyen kızlara selam olsun!
Ayaklarının altına serilecek cennetin kıymetini bilen kızlara selam olsun!
Bozulan toplumun yükünü omuzlarında hisseden ve ilacını kendinde bilen kızlara selam olsun!
Kendini adil dünya düzeninin mimarlarından bilen kızlara selam olsun!

Gelecek nesillerin inşasında ve ihyasında aktif rol alan kutsal evlere selam olsun!
Çocukları televizyona, bilgisayara, telefonlara, tabletlere, internete teslim edilmeyen evlere selam olsun!
Her şeyiyle Allah’ın boyasıyla boyanmış, O’nun emriyle düzenlenmiş evlere selam olsun!
Yetkilerini, rollerini, vazifelerini Allah’ın pay ettiği evlere selam olsun!
Düzeni bozulmamış, düzeni bozmamış evlere selam olsun!
Eşitlikli değil, adaletli evlere selam olsun!
Kur’an’la kurulan, merkezine Kur’an’ı koyan evlere selam olsun!
Allah’ın ayetlerinin okunduğu, mütâlâa edildiği, şiar edinildiği evlere selam olsun!
Her daim Allah’ın hükümlerinin geçerli olduğu evlere selam olsun!
Bütün kapıları sokaklara açılmayan evlere selam olsun!
Kadına hasret bırakılmayan evlere selam olsun!
Otelleşmemiş, kıymetini kaybetmemiş, anlamını yitirmemiş evlere selam olsun!
Piyasanın, pazarın, paranın istismar edemediği evlere selam olsun!
Para uğruna, kariyer uğruna terk edilmemiş evlere selam olsun!
Bakıcıların uğramadığı, yolları kreşlere çıkmayan evlere selam olsun!
Her gün, giden annesinin ardından ağlayan bir çocuk barındırmayan evlere selam olsun!
Sekülerleşmeyen, dünyevileşmeyen, feministleşmeyen evlere selam olsun!
Gözünün, gönlünün aydınlığını bulmuş evlere selam olsun!
Adayanların ve adananların evlerine selam olsun!
İslam mücadelesinin erlerinin, önderlerinin, öncülerinin evlerine selam olsun!

“Ey Peygamber! Kadınlarına söyle: ‘Eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü-çekiciliğini istiyorsanız, gelin, size dilediğiniz dünyalığı vereyim ve sizi güzellikle salıvereyim. Yok eğer, Allah’ı, Rasulünü ve Ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki, Allah içinizden böyle güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.’ [Ahzab, 28-29]

“Evlerinizde vakarla oturun. (Evlerinizi karargâh edinin). Evvelki cahiliyye kadınları gibi açılıp saçılmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” [Ahzab-33]

“Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberdar olandır.” [Ahzab-34]


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....