Ana içeriğe atla

İbrahimî Aileler


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve yazı

İbrahim’in Rabbinin adıyla...
İbrahim’in Rabbine hamd ile...

İslam davasının son peygamberi, bizim de ümmetinden olduğumuz Muhammed aleyhisselâm ve Âdem aleyhisselâm ile başlayan tevhid ve iman mücadelesinde öncüler olarak bize gönderilen bütün peygamberler Kur’an ile, sünnet ile; ayetlerle, hadislerle ve kıssalarla birer örnek ve örneklik olarak Rabbimiz tarafından sunuluyor bize.

Ahzab suresi 34.ayette, “Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın.” buyurarak, okuduğumuz Kur’an’ı tedebbür ile, hikmet arayışları ile okumamızı emrediyor Rabbimiz.

Ve Nahl suresi 123.ayette de bizlere: “Doğru yola yönelerek İbrahim('in dinin)e uy! O hiç müşriklerden olmadı.” buyuruyor Rabbimiz. İbrahim’e uymamızı, İbrahim’in önderliğinde olmamızı, İbrahim’i örnek almamızı emrediyor. Demek ki İbrahim peygamber bizleri Allah’a yaklaştıracak. Demek ki İbrahim’in yolu bizleri doğruya ulaştıracak; İbrahim Allah’a giden yolda yol arkadaşımız olacak...

Bizler, İbrahim’in bizlere de hidayet nasib eden Rabbine hamd ile kabul ediyoruz ki, akledip “Yok olup gidenleri sevmem ben! Batıp giden şeyleri Rabb edinmem ben!” demesiyle başlayan, hakk bildiği yolda kendi babasıyla bile mücadele vermesiyle, iman edip Rabbini bulduktan sonra asrının Nemruduyla mücadelesiyle öncümüzdür, örneğimizdir İbrahim. İmanından aldığı güçle ve tereddütsüzce herkesi, bütün şehri karşısına alan genç olup ‘tek başına bir ümmet’ oluşuyla, putlara korkusuzca meydan okuyan baltasıyla, Rabbine gönülden teslim oluşuyla ve ateşe “İbrahim’e serin ve selamet ol.” emri verdiren, gül bahçelerine yol olan sâlâtıyla, duasıyla önderimizdir İbrahim. Ve akabinde eşleriyle ve çocuklarıyla devam eden imtihan sürecinde de dimdik duruşuyla, imtihan boyu İbrahimi kalışıyla...

Korkusuzca çağının putlarına meydan okurken İbrahim’di O. Davası uğruna ateşlere atılırken İbrahim’di. Allah’ın emri bildiğinden tereddütsüz teslim olup, oğlunun boğazına gözü kapalı bıçak dayarken İbrahim’di. İbrahim öyle bir peygamberdi ki, Rabbi İbrahim’i kendine Halil kıldı, kullarına onu ‘tek başına ümmet’ diye tanıttı. Öyle ki, eşini ve evladını bırakıp gittiği ekinsiz vadiyi dualarıyla yeşertti, bereketlendirdi O. Allah’ın beytini elleriyle, oğlu ile birlikte yükseltti. Ardından, asırlar da geçse ‘müslümanlardanım’ diyen herkese kendisi için ve ailesi için dualar ettirdi İbrahim.

Bakara suresi 124.ayet:
Allah: “Seni bütün insanlara imam(önder) yapacağım.” buyurdu. İbrahim de: “Soyumdan gelenlerden de önderler yap.” dedi.
Bakara Suresi 128. ayette de Rabbimiz tarafından İbrahim Peygamberin duası öğretiliyor bize:
“Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da sana teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur. Şüphesiz tevbeleri en güzel şekilde kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin!”

İbrahim imam-önder seçilmeyi hak ettiğini, seçildiğini haber alır almaz neslinin de seçilmişlerden olması için dua ederek, kendisi için dua ederken dualarına neslini de ekleyerek, kendisi için ettiği duaya nesilleri için de “âmin” diyerek gösterdi.

İbrahim şöyle demişti: 'Rabbim! Bu şehri güvenli kıl; beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.' İbrahim-35
'Rabbimiz! Ben çocuklarımın bazılarını, namazı dosdoğru kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerinle rızıklandır.' İbrahim-37

Allah İbrahim’in duasını kabul etti ve milyonların gönülleri onlara meyletti. İbrahim salih bir neslin tohumunu dualarıyla attı ekinsiz, kimsesiz bir vadiye. İbrahimi bir teslimiyete bürünenin eşi de sorgusuz, sualsiz teslimiyetiyle ünlenen bir Hacer olurdu. Allah, Hacer’e İbrahim’in dualarıyla attığı tohumu, bütün o sabr üzere olan say'lerinin ardından zemzemle sulamayı nasib etti. Allah’ın evini İbrahim ailesi yükseltti. İbrahim’in nesli kıyam edenlerden, ruku edenlerden, secde edenlerden, İbrahim’in sünnetiyle kurban kesenlerden, İbrahim’in davetiyle Allah’ın beytini ziyaret edenlerden ve de selâm ile Hacer'i taklit edenlerden oldu. Oğluyla birlikte yükselttiği o kutsal beyt asırlar boyu milyonları misafir etti. Ve Allah o milyonlara Hacer gibi olmayı, Hacer gibi durmayı, Hacer gibi koşmayı emretti. Allah İbrahim’in zürriyetinden olan o milyonlara, İbrahim ailesinin zemzemlerinden ikram etti.

De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in dinine iletti.” Tevbe-70

İbrahim ailesi bizlere Allah’ın nesillerimizi, zürriyetimizi şerefli kılmasının yolunun samimiyetle ve gönülden bir teslimiyetle O’na boyun eğmelerimiz olacağının örnekliğiydi. İbrahim’in örnekliği bizlere İsmaillerimizi yıllar öncesinden ettiğimiz içten dualarla Allah yolunda olmaya hazırlamayı öğretti. 'Nefsine dua edenler nesline de dua etsin.'i öğretti.

...

"Selâm olsun İbrahim’e!" Saffat-109

İbrahim’e, Hacer’e ve tüm İbrahimi ailelere selâm olsun!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....