
Namazlarınızın sünneti terk mi etti sizi?
En basitinden bile vazgeçemediğiniz günahlarınızla kendinizi mi küçümsediniz?
Hep mi karanlık geceleriniz?
Dünyadan ibaret mi hedefleriniz?
Geçici mi hevesleriniz?
Ötelerden bihaber mi idealleriniz?
Ya da umursamız mı halleriniz?
İbret almaz mı yürekleriniz?
Ya peki, hesap-bilmez mi eylemleriniz?
Denendiniz, yenildiniz;
ama henüz sona gelmediniz...
“Rabbinizin mağfiretini isteyin, sonra ona tevbe edin ki sizi, belli bir süreye kadar güzel güzel yaşatsın. Ve her fazilet sahibine layık olduğu ihsanı versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azabından korkarım.” Hud-3
“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bol bol bereket indirsin ve sizi kuvvetinize kuvvet katarak çoğaltsın. Gelin günahkâr olarak dönüp gitmeyin.” Hud-52
“Kim tevbe eder ve salih amellerde bulunursa, gerçekten o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.” Furkan-71
“Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve O’nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından amellerinin nûrları aydınlatıp gider de onlar ‘Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin’ derler.” Tahrim-8
Yorumlar
Yorum Gönder