Gözlerimden damla damla inen yağmurun adıydı Kudüs... dört tarafı umutla çevrili şehir! Yürek coğrafyamın başkenti...
Öfkesinde de neşesinde de kendimi kaybettiğim şehir.
Kendimi kaybettiğim
ama kendimi bulduğum.
Yorulduğum
ama soluklandığım.
Bereketine inandığım,
umuduyla umutlandığım...
Hislendiğim, heveslendiğim, sahiplendiğim...
İçimde safkan sevda Kudüs! bile isteye, seve seve...
Kavgasında, davasında güçlendiğim;
ilmek ilmek yüreğime işleyip, ciğerime ciğerime doldurmak istediğim
ve hikâyesine hapsolmak istediğim şehir... Kudüs!
Bazen kıyamda, bazen kıyımda... Dilimin duası Kudüs!
Ölü denizin dalgaları, eli sapan tutan çocukların taşları, Beyt'ül Makdis’in ezanları, zulmün duvarları, işgalin prangaları...
Süleyman’la birlikte, Nureddin Zengi’yle, Ömer’le, Selahattin’le, Abdülhamit’le, Ahmet Yasin’le, Raid Salah’la...
Yorumlar
Yorum Gönder