
Sanki kalem değmeyeli, daha bir kirlendi yüreğim, daha bir ağırlaştı yüklerim.
Kalemini de özlermiş insan…
Yığıldıkça yazılmayan mısralar ve yakılmayan ağıtlar,
sanki daha bir büküldü belim, birikti öfkelerim...
Ey kalemin Rabbi! Ey kalemin sahibi!
Ey benim Rabbim, benim sahibim!
Bir ikindi arefesi,
zemheriler geçmeden,
günlerim bitmeden,
nefeslerim tükenmeden,
iş işten geçmeden...
Karanlık dayanmadan,
sıradaki coğrafya kana bulanmadan,
bir şehir daha düşmeden,
bir çocuk daha ölmeden...
Bir kalem ve satır satır yazdıkları… Andolsun!
Kalemim;
sesim, sözüm, gücüm
acizliğim, naifliğim
vazgeçmeyişim, hakikati dillendirişim
elim yetişmediğinde bilediğim
duadaki dilim, yüreğim
derdim, kederim, öfkem…
Kalemim;
asr-ı saadette kalan yanım
kınayıcının kınamasına aldırmayışım…
Kalemim;
kurşun bulamadığım yerde sıktığım
kılıç tutamadığım yerde kuşandığım
ele geçirilemeyen, geçilemeyen kale/m…
Ey Rabbim!
Kelimelerim sayısınca hamd...
Yarattığın kelimeler sayısınca hamd...
Ey kalemin Rabbi! Ey kalemin sahibi!
Ey benim Rabbim, benim sahibim!
Ya güzelleştir susmalarımı, anlamlandır sükûtlarımı
ya da bereketlendir kelamımı, arındır kelimelerimi, güç ver kalemime…
Yorumlar
Yorum Gönder