Ana içeriğe atla

Sen, senden ibaret değilsin!


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve oturan insanlar


Bugün yaydığın her iyilik, yarınlarında yine seni bulacak. 
Bugün aydınlattığın gecelerin, yarın gözlerini aydın kılacak. 
Bugün biçeceğin iffetten gömlek, yarınlarında yırtılmayacak. 
Yarın tutacağın eller, bugününün sağlam adımlarına tutunacak.
Bugün son verdiğin her zulüm, yarınına bir korunak.
Bugün kendinde, yüreğinde yaptığın bir devrim, yarın ümmetin devrimi...

Yarın için; bugünden öğreneceksin merhameti de sabrı da fedakârlığı da...
Bugününün şükürleri yarınında bereketlenecek. 
Bugün Allah için secdelerinin sayısı, yarın Allah için secde edenlerin sayısı olacak. 
Bugün iyi geçmiş bir gün, yarın iyi yetişmiş bir nesil olacak. 
Senin bugünün; yarın ümmetin güvencesi, ümmetin yarınının güvencesi... 
Bugününün yaşantısı, yarınının aşısı...

Sen bugün O’nun rızasından ayrılmazsan, yarın O’nun rızasından ayrılmayan nesiller yetişecek.

Düşün ki, es geçtiğin her iyilik kaçırdığın bir fırsat ve kaçan her fırsat bir koca neslin kaçırılmış fırsatı...

Öyle hisset ki, işlediğin her günah, sadece senin değil, bir neslin günahı...

Ve bil ki, bugün ettiğin her dua, yarınına... 
Hem kendine hem de bir nesle, bir asra, bir sonsuza...

Unutma ki, sen sadece kendin değilsin.
Henüz teslim almamış olsan da o kutsal bayrağı, gelecek nesiller sana; senin yarınlarına emanet. 
Ve senin yarınların, bugününe emanet... 
Bugünden attığın tohumlarla yeşerteceksin yarınını.
Duygularınla, dualarınla, niyetlerinle, seçtiklerinle, vazgeçtiklerinle...

Sen senden ibaret değilsin.
İsmailler; İbrahimlerle, Hacerlerle... 
Yusuflar; Yakublarla...
İsalar; Meryemlerle...
Meryemler; Hannelerle...

"Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar." Bakara-128

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....