
Sıradanlaşmış hayatlara meydan okuyan bir yanı olsun yaşantınızın.
Kalabalıklarda, dünyalıklarla kaybetmediğiniz yüreğinizi dünyaya pek de benzemeyen hallerle kuşatın.
Bazen duanızı, bazen gözyaşınızı; bazen dinlediğiniz bir marşı, bazen eşlik ettiğiniz bir ağıdı; bazen gecelerinizi, bazen secdelerinizi... Şahit kılın ölmediğinize.
Hüsrana düşen insanlıktan, ziyanda olan insanlardan hicret edin, kapısına gidin; O’na sığının.
İnişte ve yokuşta,
darlıkta ve bollukta,
zorda ve inşirahta... Hep O’na sığının.
Yaşadıklarınızı bırakın bir kenara
ve sadece yaşamak istediklerinizi koyun hesaplarınıza.
Gözünüzle değil yüreğinizle görmeyi bilin mesela;
ve Allah için sevin!
İnsanın bu dünyada yapmayacağı şey yoksa sevdiği için; hele bir de Allah için sevenin... Kim bilir!
Hem Allah için sevenler, sevindirirler
ve nihayetinde en çok onlar sevinirler...
Dualarınıza ismini katın seviyorum dediklerinizin.
Önünüze gelene gülümseyin, selam verin herkese.
Allah için gülümseyin; Allah için selam verin;
Allah için bakın gözlerine, yüreklere değen kelimeler söyleyin...
Allah için sevin!
Birileri ‘Allah’ın gönderdiği’ desin size...
Yorumlar
Yorum Gönder