
Yeni sosyal medya modası; çocuklarıyla güzel vakit geçirip oyunlar oynayan, eğlenceli etkinlikler yapan; hiçbir şeye kızmayan, çocuğundan ve çocuğuyla oynayacağı oyunundan ötesini umursamayan çiçekten böcekten ibaret, kayıp babaların yokluğunu da hissettirmeyen yeni nesil anneler... Hem çocuklarıyla, hem de kendisiyle, eviyle, eşiyle ve bir de işiyle ilgilenebilen, hepsini mükemmelce yapabilen, her şeyi halleden, her yere yetişen, üstelik internet sayfalarına ve blog paylaşımlarına da vakit ayırabilen süper kahramanlar... Her şey(!) gözler önünde ve tozpembe, güllük gülistanlık...
Anneye ihtiyaç duyduğu yerde kendisine bir başka oyun arkadaşı bulan ve bir şekilde takip, beğeni, şöhret kaygısıyla yüzlerce binlerce takipçiye sunulan, an be an kameralanıp paylaşılan kobay çocukluklar... Anneliği önemseyelim, çocuklarımızı ihmal etmeyelim derken ortaya çıkan mucize(!) tablo.
O anneler nasıl hasta olmadan, psikolojileri bozulmadan, asla yorulmadan ve işlerini de hiç mi hiç aksatmadan ‘beşer’ yönlerini gizlerler? Nasıl her karede kusursuzca gülerler? Her gün nasıl muhakkak ‘iyi’ ve her daim nasıl aşkla şevkle ‘enerjik’ olabilirler? Mesele kesinlikle ‘sabır’ değil, sabırdan öte bir tablo mevcut... İyimserlik, hayatın iyi yönlerini görmek de değil; ‘göstermek’...
Her gün, günlerini, günlüklerini yüzlere, binlere açan o süper anneler çocuklarına nasıl mahremiyet eğitimi verirler? Evi, ilişkileri, muhabbetleri boy boy, poz poz fotoğraflarla sergilenen, paylaşıldığı sayfalarda hayatları beğeni beğeni arz-ı endam eden, teşhir edilen o çocuklar mahremiyeti, ‘özel’i nasıl öğrenirler? Biraz daha bilinir, biraz daha tanınır, biraz daha popüler hayatlarla hasret kaldığımız sade, gösterişsiz, riyasız yaşantıların yitikliğinde, tertemiz çocuklar samimiyeti, masumiyeti, ihlası böyle böyle kaybediyorlar, daha iki haneli olmamış yaşlarında. Ve hastalıklı kalplerin sahiplerinde sebep olunan fitne, haset, kıskançlık da cabası...
Ya peki, eğlenceli oyunlardan, sorunsuz anlardan, musmutlu tablolardan, anne müdahalesi ve ebeveyn kontrolüyle adeta fanusun içinde hayatlardan öteye geçemeyen bu çocuklar, nasıl güçlü karakterlere sahip olup karşılarına muhakkak çıkacak güçlüklerle baş edip hayata tutunurlar?
Bu süper annelerimiz, bu kadar toz pembelik içerisinde, çocuklarına hayatın bir ‘imtihan’ olduğunu nasıl öğretirler? Sınanacağımızı, deneneceğimizi, muhakkak üzüleceğimizi ama yine de mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi nasıl öğütlerler? Bu çocuklar, hayatın korunaklı olmadığını, yaşamın dört dörtlük olmayacağını, beklentilerimizin her zaman yerine gelmeyeceğini nasıl öğrenirler?
...
Modern çağın sosyal medya vebasına yakalanmış vakalardan olmayalım. Kaybettiğimiz kavramlarla uğradığımız zaafiyete bir son verelim. Mahremiyet bilelim; Allah'ın emrettiği gibi evlere kapılarından girelim.
Yorumlar
Yorum Gönder