Ana içeriğe atla

“Şüphesiz Allah dilediğini hesapsız rızıklandırandır.”



Manzara Tepe at Ot gökyüzü alan yeşil mavi Kırgızistan Ulusal park Vadi Nikon dağ geçidi Vahşi doğa Yol Sahne montajı Tundra Plato bozkır Sırt sakin bulut dağ Çayır dış mekan dışında otlak Iz çayır sade Yayla çayır Çiftlik Kırsal alan Dağlık alan şekilleri ekosistem Dağ sırası Tepe istasyonu Meteorolojik olgu Düştü Vahşi hayvan Çalılar Ekolojik bölge Epitak plant community


Usul usul kelimeler biriktiriyorum çok zamandır. Sessiz, ıssız ama derin cümleler kuruyorum, duymasa da kimsecikler... Tertemiz düşlerim dua olup düşüveriyor avuçlarıma. Şükürlere sarılıp sarmalanmış, geleceğe uğurlanmış hatıralar diziyorum yüreğimin bir köşesine. Ve dualar ekiyorum başköşesine. Geleceğe dair umutlarla, hayallerle birlikte... 


Yakup oluveriyorum bazen, “İnnema eşkû bessi ve hüzni ilallah” deyişimi Rabbime arz edip, gelecek Yusuf’u beklemeye koyuluyorum. Bazen İmran ailesi geliyor gözlerimin önüne, adanmış bir Meryem olamadıysam da adayan bir Hanne olurum diyorum, düşlerimde kavuşuyorum bir İsa muştusuna. Teslimiyeti zirvede bir Hacer oluyorum, için için ve uzun uzun İbrahimi dualar tekrarlıyorum. Lokman’ı düşünüyorum sonra, öğütlerini... Ve öğüt verişimi düşlüyorum. Ama sonra Nuh’u anımsıyorum, tufanın orta yerinde kalmışçasına çırpınıyor yüreğim, Rabbime sığınıyorum. Rabbime sığınıyorum ve Musa’sını Allah’ın korumasına; Allah'ın korumasında Nil’in sularına bırakıveren anne gibi rahatlayıveriyorum.

Bir tohum atıyorum yüreğime. Kâh İbrahim’in duası ile kâh Musa’nın duası ile besliyorum. Kâh Hacer’in zemzemleriyle kâh Nil’in sularıyla suluyorum. Sahte sevgilerden, sahte sevinçlerdense; sahte gündemlerden, sahte gayretlerden, sahte gayelerdense... Allah için, yerlere sereceği cennetler için, orada selama duran melekleri için; itaatle ve samimiyetle, itaati emretmeyi, Rabbe hakkıyla itaat eden kullar yetiştirmeyi dualıyorum. Bir neslin kurtuluşunu ve Rabbim’in hoşnutluğunu dualıyorum. Umutlarım, heyecanlarım, amaçlarım, adımlarım güç oluyor, kuvvet oluyor bana ve yol arkadaş(lar)ım destek oluyor dualarıma.

Ey Rabbim! Kuyulardan, zindanlardan, saraylardan, nehirlerden, çöllerden, şehirlerden... Nerelerden geçerse geçsin yolumuz, ellerimizi bırakma. Adanan Meryem’lerle, müjdeden İsa’larla, lütuftan İsmail’lerle, şükürden Yusuf’larla, korunmuş Musa’larla gözlerimizi de gönüllerimizi de aydın eyle... Gözlerimizi aydın, gönüllerimizi aydın, yüreklerimizi ferah, işlerimizi kolay eyle...

“Şüphesiz Allah dilediğini hesapsız rızıklandırandır.” Al-i imran/37

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....