
Dünyaya bağlanmaya başladığımızda oldu her şey. Sahi, ne bağlıyordu bizi dünyaya? Hem de bulaşıcı bir hastalık gibi. Kandırarak, kanıksatarak, alıştırarak, unutturarak... Kanser gibi hücre hücre yayılarak hem de...
Ey nefsim!
Hıçkıra hıçkıra ağla şimdi, secde secde kapan yere. Uzun uzun yalvar, samimi tövbelerle yalvar. Yaşadığını hisset ve yaşantınla hissettir müslümanca yaşadığını. Anında fırlat elindeki o hurmayı, öylece koş Uhuda!
Adımların kalabalıklara uymasın. Alışverişler yine ruhunu sıksın. Markalar, mağazalar, marketler yine korkutsun seni; israflar korkutsun, verilecek hesap korkutsun. İçinin kavgaları bitmesin, yüreğinin öfkesi dinmesin. Asi yüreğin bu düzene boyun eğmek bilmesin. Özgür ruhun dünyaya kölelik etmesin.
Hadi yine, en başından, bismillah!
Hatırla ey nefs!
“Güzellik Müslümanlıktandır.”
“Üstünlük takvadadır.”
“Tevazu imandandır.”
“Sade hayat imandandır.”
Çağa ayak uydururken çağa uymamak... İnsan olduğunu bilerek, insanlığından da asla ödün vermeyerek mücadele edebilmek... Hakikat bildiklerinden ödün vermemek... Kimliğinden asla vazgeçmemek... Bu çağda yaşıyor olmana rağmen çağa direnebilmek... Dünyada ve dünyalılarla yaşasan da dünyanı dünyevileştirmemek... İçinde yaşadığın dünyanın inadına içinde bir dünya yaşatabilmek...
Hatırla ey nefs!
Bizden öncekilerin başlarına gelenler bizim başımıza gelmeden... Yeryüzünün mazlumlarıyla ağlayamasan da yeryüzünün mazlumlarına ağlamadan... Dünyanın dört bir yanında devrim devrim atan kalplerle birlikte atmadan... Geceler boyu sessiz sessiz duaları derin derin uykularla yarıştırmadan...
Yine, yeniden... Bismillah!
Dedim ya işte; asi yüreğin bu düzene boyun eğmek bilmesin, özgür ruhun dünyaya kölelik etmesin...
Yorumlar
Yorum Gönder