Ana içeriğe atla

Bir Anne...

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava


Teslim aldığı emsalsiz emanetin yükünü dokuz ay ve yıllarca, bir ömür boyu taşıyandır anne. Kendinden çok başkası için yaşayandır, onun bir başkası olduğunu hissetmeden... Şikâyet etmeyi unutan, güçsüzlüğünü eskilerde bırakan, acizliklerini anneliğiyle eritendir. Sevginin cömerdidir. Baştanbaşa merhamettir, şefkattir. Ve karşılık beklemeyendir, en güzel cümleleri içtenlikle kurabilen, riya bilmeyendir. Bencillik, cimrilik bilmeyen...
Paylaşmayı en çok seven, vazgeçmeyi en çok bilendir, memnun etmeyi en güzel becerebilendir bir anne. Hiçbir şey bilmese de her şeyi bilen, gücü yetmese de yapabilen, kahramandır anne. Zoru kolay edendir, felaketleri def eden, korkuları yenendir. Gücü dualarından alan, gücünü dualarında saklayandır. Muvaffakiyeti salih niyetinde(n) olandır. Hem bir ‘anne’ kadar büyük, hem de oyun oynayacak kadar küçüktür. En güzel anılarda, en unutulmaz oyunlardadır; ödenemeyecek haklarda, karşılığı bu dünyaya sığmayacak fedakârlıklardadır anne. Koşturmalara alışık, yorulmalarla barışık...
Çocuk sesiyle, kavgasıyla, ağlamasıyla, bitmek bilmeyen arzusuyla; sabırlarla baş etmekte gizlidir ‘bir anne gücü’. Hiç bitmeyen enerjisiyle ve hiç eksik olmayan tebessümleriyle, tüm tembelliklere meydan okuyandır bir anne. Eksilmeyen telaşelerin arasında kaybolmadan mücadeleye devam edendir. Yorgunluklara, uykulara, hastalıklara bile kafa tutandır. Dikkatsizlik bilmeyendir, ihmal edemeyendir, hayatı boşluk kabul etmeyendir, boşveremeyendir ve de ertelemeyendir. Ömrünün adanmışlığıyla, cenneti yerlere sermenin portresidir. Allah'ın seçtiği bayrak taşıyıcıdır, muhafızdır. Öndedir, hep önderdir anne; ilk örnek ve hep destektir. Yaşayarak yaşatandır; örnekliğiyle öğretendir. İlk öğretmen, ilk arkadaş, bazen hemşire, bazen doktor, bazen de eczanedir bir anne. Ve nesiller inşa eden mühendistir. Asırlar aydınlatacak meşaleleri ateşleyendir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....