Ana içeriğe atla

O bizden yanadır!

Otomatik alternatif metin yok.

Yeryüzünün garip kalmış diyarlarının mahzun çocukları değil vurulan, yüreğimiz. Yüreğimizden vuruluyoruz biz her seferinde. Yüreğimizden vuruyorlar bizi. Kimselerin gördüğü yok, içimize içimize akıyor kanlarımız. Ve yine yine yara alıyor kanayan yanlarımız... Merhamet sancıları çekiyoruz, en derinlerde/n. Yine de umutlar biriktiriyor, umutlar dolusu şehirler düşlüyoruz. Özgür özgür şehirler... Kan
sız, dumansız, acısız şehirler... Ve biz, düşlerimizin şehirlerine uzaktan bakmıyoruz hiç, uzakta yaşamıyoruz. Şehirlerimizin çocuklarının çığlıklarını işittiğimiz geceler çoktur bizim. Hatta bazen sükûnet içinde geçirdiklerimiz ihanettir, af dileriz. Kâğıda kaleme alıştık ses edemediğimiz zamanlarda da... Düşlerimizin şehirlerine uzaktan bakmıyoruz biz hiç, uzakta yaşamıyoruz. Babasının elinden tutamayan çocukların elinden tutma derdindeyiz. Çıplak ayaklılarla yüreklerimiz üşüyor bizim de. Şefkatin, merhametin her dilini biliriz. Her dilde biliriz gözyaşını da... Ve her coğrafyada Ebu Zer’ler, Ümmü Zer’ler bizdendir. Duamız ayağı sürçenlerin elinden tutacak olmayadır. Ahdimizdir, gerekirse düşeriz yollara da... Ve vefamızdır, bu uğurda yere düşenlere duadayız. Onlar gibi biz de ölüme yakın dururuz, ötesine yakîn ile inandığımızdan. Hep hazırız biz. Ve yumruklarımız hep havada bizim... Yumruklarımız ve şehadet parmaklarımız...
Bilmez misiniz; denizler boğmaz bizi, ateşler yakmaz, bıçaklar kesmez... Zulüm dokunmaz bize, yapan kendine yapar. Yaşamaktan da ölmekten de korkmayız biz. Zaten ağlatır hayat... Biz ağlamakların olmadığı ötelerin hasretindeyiz. Ve umut umut, dua dua yol almaktayız.
Yeryüzü bizden yana değilse tüm kana bulanmışlığıyla
ve gökyüzü de bizden yana değilse yağdırdığı bombalarıyla...
Biliriz, yeryüzünün de gökyüzünün de sahibi bizden yanadır!

Yeryüzü ve gökyüzü bizden yana değilse de yeryüzünün ve gökyüzünün sahibi kimse O bizden yanadır!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....