Ana içeriğe atla

'Yasal' ve 'Meşru'



Bir toplumda geçerli olan, mevcut kanunlara uyan yasaldır. Nedenleri tanımlandığında kabul gören, yaşayan halkın kabul ettiği şeyler ise meşrudur. 
‘Her yasa meşru değildir.’ Haklılık ise yasallık değil, meşruluktur. Yasallığın olduğu yerde değil meşruluğun olduğu yerde rıza olacaktır.

...

Bizim hayatımız bu dünyadan ibaret değil, iman ettiğimiz kurallar da buraların kuralları değil... Allah’tan uzaklaşmış otoritelere rıza göstermeyip karşı koymak sünnetullahtandır, nebevidir.
Musa’nın yaptığı yasal değildi. Otorite Firavun karşı çıktı.
İbrahim’in yaptıkları yasal değildi. Otorite Nemrut karşı koydu.
Salih, Nuh, Hud, Lut, Şuayb, Yunus...
Kehf Ashabı hakkı haykırdı, mağaraya sığındı.
Ve Muhammed’in ve ashabının yaptıkları yasal değildi; hicret etmek zorunda bırakıldılar.

Evet! Asırlardır biz, Rabbimizi tanımayanların meşruiyetini kabul etmiyoruz.
Asırlardır, Rabbimizi tanımayanların meşruiyetini kabul etmedik, etmeyeceğiz.
Neo-kölelikleri, neo-kullukları kabul etmeyiz.
Dünya-ahiret dengesinden bihaber olanların yasalarını kabul etmeyiz.
Onların kurallarına hapsolmayız ve dayatmalarına boyun eğmeyiz.
Gücümüz, kuvvetimizdir inancımız ve inanmış yanımız.
İçinde yaşadığımız dünyadan başka bir dünya yaşatıyoruz biz içimizde; hayallerimizden vazgeçmeyiz. Dünyanın yeniden imarına, medeniyetin hakikisinin inşasına niyetliyiz.
Mücadele dolu hayatlara talibiz.
Onlara asiyiz. Başkaldırırız, meydan okuruz. Derdimiz hakkaniyet bizim, gayemiz adalet...
İsyandayız. Sürgün de edilebiliriz, razıyız. Hicretlere, mağaralara, zindanlara...

Türlü türlü latların, menatların, uzzaların anlam kazandığı yerde anlamsızlığı seçiyoruz.
Ebu Cehil’lerin söz sahibi olduğu yerde susanlardan olmayı seçiyoruz.
Batılın hâkim olduğu yerde Hakkın tarafında olmayı seçiyoruz.
Cahiliyyenin dört bir yanı çepeçevre kuşattığı yerde Hanif kalmayı, Muhammedî olmayı seçiyoruz.
İman ettik, dilediğini hesapsız rızıklandırandır bizim Rabbimiz.
Allah’a güvenen bir an geri duramaz, tereddüt etmez, asla vazgeçmez.
Biz, bir an geri duramayız. Tereddüt edemeyiz. Asla vazgeçemeyiz.

Çünkü bıçağın altına ‘acabasız’ yatabilmeyi öğrendik.
Kuyulara, zindanlara talip olmayı öğrendik.
İftiralara, yalanlara, yalanlamalara sabretmeyi öğrendik.
Kalabalıklar arasında yapayalnız kalsak da vazgeçmemeyi öğrendik.
Gözler kör edecek imtihanlar da bile, ne olursa olsun, ümit kesilmeyeceğini öğrendik.
Çölün ortasında kimsesiz kalsak da ayağımızın altından fışkıracak zemzemlere inandık.
Orta yerinde kalsak da yakmayacak, serin olacak ateşlere inandık.

Hakikat o ki; hüküm Allah’ındır.
Kabul ettiğimiz kanun koyucu Allah’tır.
Kurallarını şeksiz, şüphesiz, tereddütsüz kabul edeceğimiz Allah'tır. Özenle, hassasiyetle, sorumluluk bilinciyle uyacağımız otorite yalnızca Allah’ındır.

...

Yolundayız Rabbim! Safındayız!
Otoritelere sırtımızı döndük nicedir. Adımlarımızı yoluna koyduk.
Ve dünyayı karşımıza aldık.
Yolundayız Rabbim! Dünyayı geride bırakacağız.
Yolundayız! Kabul et...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....