
İlk yenilgimizi Uhud’da almıştık biz. Savaşta, Medine yakınlarında, Uhud dağı’nda mevziisini terk eden okçularla yenilgiye uğramıştık. Peygamberimiz, önderimiz; İslam peygamberi yara almıştı. En heybetlilerimizden şehitler de vermiştik; Allah’ın Aslanı Hamza şehit edilmişti.
Belli ki yine savaştayız. Kıyamet henüz gelmediğine göre ve kıyamet gelmeden bitmeyecek hak-batıl mücadelesi bugün de sürdüğüne göre, savaştayız. Tarafımızı seçip, safımızı belirledikten sonra, Hakk’ın tarafında olmaya karar verdikten sonra, mevziimizi terk etmeyeceğiz. Çünkü mevziimizi terk edersek yeni yeni Uhud’lar kaybedeceğiz.
Belki Hudeybiye’ler yaşanacak. Taif’ler kuşatılacak, kuşatılacak; sonuç alınamayacak. Mute’de kaybedilecek. Ama yine de vazgeçilmeyecek; mevzii terk edilmeyecek. Nihayetinde Mekke fethedilecek. Mevzii terk edilmeyecek ve Tebük ‘sefer’ken ‘zafer’ olacak.
Safımız 14 asır evvel belli oldu ama duracağımız yeri çok öncesinden verdiğimiz ahitle çoktan seçmiştik biz. Bu yolda olacağız, bu uğurda çalışacağız, durmadan koşacağız, savaşsa savaşacağız. Ama savaşta bile ‘biz’iz biz; ahlak bileceğiz, onlara asla benzemeyeceğiz.
Onlar bizi birbirimize kırdıracaklar, gruplara-fırkalara ayıracaklar, belki en sevdiklerimizi bizden alacaklar; biz oyuna gelmeyeceğiz.
İfsadı yaygınlaştırmaya, bozgunculuk çıkarmaya devam edecekler; biz boyun eğmeyeceğiz.
Canımızı yakacaklar, ümidimizi kaybettirecekler; vazgeçmeyeceğiz.
Öfkemizi uyandıracaklar, nefretimizi canlandıracaklar, damarımıza basacaklar, en zayıflarımızı kışkırtacaklar, an olacak hüzünlendirecekler; enerjimizi kaybetmeyeceğiz.
Yaşadığımız topraklarda karışıklık çıkaracaklar, coğrafyalarımızı zillete düşürecekler; biz asla razı olmayacağız.
Hainlerle, ihanetlerle, kâfirlerle, münafıklarla, türlü türlü tuzaklarla sınanacağız ama yolumuzdan dönmeyeceğiz.
Düşsek de kalkacağız ve nihayetinde düşmeden koşmayı öğreneceğiz.
Yasımız tembellik olamaz bizim; olmayacak ve biz konuşup konuşup susanlardan da olmayacağız.
Kıyama duracağız, duaya duracağız ama asla boş durmayacağız. Kaybedecek vaktimiz yok; oyalanmayacağız.
Daha çok gayrete, daha çok çalışmaya, daha hızlı koşmaya ihtiyacımız var; yapmamız gerekenleri boşvermeyeceğiz, ertelemeyeceğiz.
Hep akledeceğiz, hep aklımızı kullanacağız; nebevî örnekliği olmayan yöneticilerden de muhalafetten de uzak olacağız.
Hesapların üzerindedir Rabbimizin hesabı; biz hesap yapmayacağız.
Tuzak kuranların en hayırlısıdır bizim Rabbimiz ve onların tuzaklarını boşa çıkaracak olandır; biz tuzak kurmayacağız.
Öleceksek de, izzetli ölümlerle öleceğiz biz. Ölünecekse en güzel biz öleceğiz. Yolda olacağız ve yolda öleceğiz. Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz. Korkmayacağız.
Mevziimizi terk edemeyiz, mevziimizi terk etmeyeceğiz.
...
Yasımız tembellik olamaz bizim; olmayacak ve biz konuşup konuşup susanlardan da olmayacağız.
Kıyama duracağız, duaya duracağız ama asla boş durmayacağız. Kaybedecek vaktimiz yok; oyalanmayacağız. Daha çok gayrete, daha çok çalışmaya, daha hızlı koşmaya ihtiyacımız var; yapmamız gerekenleri boşvermeyeceğiz ve ertelemeyeceğiz.
Ertelemeyeceğiz bile!
Yorumlar
Yorum Gönder