Ana içeriğe atla

Uhud'dan...

Fotoğraf açıklaması yok.

Kaç sabahımızı kapladı karanlık 

ve kaç geceyi bunu düşünerek sabaha bağladık? 
Ne yaptık da bir çırpıda yerle bir olduk? 
Nasıl yerle bir olduk? 
Ve neden?
Taşıyamayacağımızı mı yüklenmiştik omuzlarımıza?
Samimiyet ve gayretle yola çıkmamış mıydık biz?
Niyetlerimiz mi sahih değildi?
Niyetin samimiyeti mi tek başına yeterli olmadı?
Doğru zamanda, doğru şeyler mi yapamadık?
Dosdoğru mu olamadık?
İstikameti mi şaşırdık?
Gevşek mi davrandık?
Aşırı mı gittik?
Her hayal kırıklığında karamsarlaştık mı?
Her yenilgide kendimizi suçlayarak yıprandık mı?

Geçmişe üzülüp geleceğe kaygılanmaya vaktimiz yoktu ki bizim.
Yenilsek de vazgeçmemeyi öğrenmiştik.
Hep yenilsek de asla vazgeçmemeyi…
Ve direnmeyi...

Saatler bitmedi.
Her gün ölsek de, henüz ölmedik.
Direneceğiz.

Şimdi en başından başlanacak.
İçimizin kavgaları da bitecek, korkuları da kaygıları da...
Ve en başından başlanacak...
Gün doğacak. Karanlık kaybolacak.

Peki, şimdi nasıl doğrulacağız?
Nasıl dirileceğiz yeniden?
Yitirdiklerimize yeniden nasıl sahip olacağız?
İçimizde kalan sözler nasıl cümleye dönüşecek?
Nasıl alıcısını bulacak?
Nasıl yerine ulaşacak?

...

Dilimize doladığımız bir istiğfar ile affet bizi Rabbim.
Dertlendikçe dertleştiğimiz ol, duamız ile yenile bizi. Dua dua yenile bizi...

Düştükçe kalkmayı ve nihayetinde düşmeden koşmayı öğret bize.
Acı çektikçe bilenmeyi, yara aldıkça güçlenmeyi, güçlenip zafere gülümseyi öğret bize.

Eller bomboş olsa da başlar eğik olmasın.
Zihinler yorgun olsa da kalpler yorulmasın.
Kalbimizden konuşalım ve kalbimizle koşalım hep...

İçimizin kavgaları bitsin; içimizdeki kavgalar bitsin.
Umutlarımız hüzünlerimize galip gelsin.
Geçmişe bakıp aldığımız dersler tecrübesizliklerimize galip gelsin.

Uhud uzun sürmesin Allah'ım...

Uhud uzun sürmesin...

...


/

Dertlendikçe dertleştiğimiz Allah olacak. Düştükçe kalkmayı ve nihayetinde düşmeden koşmayı öğreneceğiz. Acı çektikçe bilenmeyi, yara aldıkça güçlenmeyi öğreneceğiz; güçlenip zafere gülümseyeceğiz. Elimiz bomboş olsa da başımız eğik olmayacak.
İçimizin kavgaları bitecek.
Umutlarımız hüzünlerimize, geçmişe bakıp aldığımız dersler de tecrübesizliklerimize galip gelecek... 


Uhud uzun sürmeyecek...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğütler XXIX

  Sevgili oğlum, Henüz küçücükken sen, her şeyini ben yapayım isterdim. Seni kimseye bırakmayayım, her halini ben göreyim, ben hep yanında olayım... Ben koruyayım, ben kollayayım... Ben yeteyim, ben yetişeyim, ben yetiştireyim… Sana dair hiçbir anı kaçırmayayım. Düşününce, ‘oyuncağını uyurken bile yanından ayırmak istemeyen çocuk gibi’ belki. Sonra büyüdüm. Seninle büyüdüm ben de… Ve şimdi kız kardeşin büyüyor. Sen yürümeyi öğrenirken ben bırakmayı, sen konuşmayı öğrenirken ben susmayı, sen kendini bulurken ben yavaşça seni serbest bırakmayı öğrendim. Ve şimdi; ‘ben olmasam da yanınızda güzel insanlar olsun’ yanınızda istiyorum. Ben yanınızda olmasam da güvende olun. Ben kimim ki? Bazen ben yanınızda olsam bile koruyamam ki... Sevgili oğlum, çiçek kızım, Ben toprak olsam, siz güzel çiçeklerim; zamanla havaya, ışığa, gökyüzüne yöneleceksiniz. Topraktan bağımsız büyüyeceksiniz, yalnızca kökünüz kalacak bende. Ben bir koza olsam, siz mucize bir tırtıl; benden çıkıp kanatlanıp u...

Bahçemde Çiçekler Açtı

  Bahçemde çiçekler açtı, yüreğime bahar geldi. İçim renklendi, gönlüm şenlendi. Gözlerim yeşerdi, kalbim tazelendi. Yumuşadım, anladım, öğrendim. Büyütmedim büyüdüm. Benim istediğim zaman benim istediğim şekilde açmadı. Rabbimin istediği zaman, Rabbimin istediği şekilde, onun istediği renkte, onun istediği şekilde… Bahçemde iki çiçek açtı. Yerini sevdi mi? Işığı iyi mi? Toprağı ne zaman değişecek? Hangi gübre verilecek? Hep tedirgindim… Hassasiyetle sakındım börtüden böcekten. Rüzgârdan korudum, ayazda kalmasın diye ya örttüm ya örtü oldum kimi zaman. Güneşte kalmasın diye ya gölge buldum ya da gölge oldum. Güneşin, ışığın, suyun bile fazlasından sakındım. Nice kez korktum soldurursam diye… Bakımıyla, çapasıyla, budamasıyla yorulduğum da çok oldu. Üstüm başım toprağa bulandı, kirlendi de çoğu zaman. Kimi zaman belimi de büktü, ağrıttı. Kimi zaman kimi dalı, kimi yaprağı ellerime kopuverdi de nasıl içim gitti, zor dayandım.  Bazen çok suladım, bazen susuz bıraktım. Oysaki kend...

Dava Kardeşliği

Yan yana, sırt sırta, omuz omuza, dua duaya... Yürek yüreğe... Sen, ben yok! ‘Biz’ varız ve ‘dava’mız... Ve yol gösteren sevdamız... Biriz, beraberiz! Kardeşiz! Kan bağıyla değilse de gönül bağıyla... Bazen sevinçle, bazen kederle... Bazen umutla, bazen hüsranla... ‘Daha iyisi’, ‘en iyisi’ telaşıyla... Söz verdik! Vicdan rahatlatmaya değil samimiyetle yaşamaya... Sözleştik! Ucundan tutarak değil; adanarak, adayarak... Mevzu derin, menzil uzak, vakit dar, azık az... Vakit dar! Zaman kaçmasın, durduralım. Yıllar geçmesin, yakalayalım. Gülmelerle, eğlenmelerle, hatta sevmelerle oyalanmayalım. Havadan sudan konuşmayalım. Ne kalacak hepsinden geriye? Ne kalır bizden geriye? Seherler uyumak için değil, kalkalım. Gündüzler yetmiyorsa geceleri yaşayalım. Yaşayalım; yaşamaksa en uzununa talip olalım daha çok salih amel için, daha salih ameller biriktirmek için... Ve ölümse de en yiğitçesine, en şehitçesine hem de tereddütsüz talip olalım hiç ölmemek için... Randevu defterimiz hep dolu olsun....